YAPIM EKLERİ:
İsim ve
fiillerin kök veya gövdelerine gelerek onlardan başka isim ya
da fiil türeten eklerdir.
Kök
Bir
sözcüğün anlamı ve yapısı bozulmadan parçalanamayan en küçük parçasıdır.
Köklerde yapım eki bulunmaz, ancak çekim eki bulunabilir.
Örneğin;
“Evimiz”
sözünde “ev”; sözcüğün, anlamlı ve parçalanamayan en küçük parçasıdır. “-(i)-miz” eki iyelik ekidir; yani isim çekim ekidir. Öyleyse bu
sözcük yapım eki almamıştır, kök halindedir.
Kökler iki türde bulunur;
İsim kökleri ve Fiil kökleri.“Geldi” sözcüğündeki kök “gel-”
fiil kökü; “sözlük” sözcüğünün kökü olan “söz” isim köküdür. Ancak bazen ses
taklidi yoluyla oluşan yansıma kökler de vardır.
*Sözcüğün
köküyle, ek aldıktan sonraki şekli arasında mutlaka bir anlam ilgisi olmalıdır.
*Sözcüğün yapım eki aldıktan sonraki durumuna gövde denir.
*Bir sözcük birden çok yapım eki alabilir. İlk yapım eki köke
diğerleri gövdeye eklenir.
Çekim Ekiyle Yapım Ekinin Farkları:
Çekim
ekleri eklendiği sözcüğün anlamında bir değişiklik yapmaz; yapım ekleri ise
anlamı, köke bağlı olmak şartıyla, değiştirir.
Örneğin;
“Yolda
bekliyor.” cümlesindeki “yol” sözü “geçilen
yer” anlamındadır. “-de” hal ekini alarak “yolda” şekline geldiğinde de geçilen yer olma anlamı değişmemektedir.
“Yolcu
bekliyor.” cümlesinde
ise “geçilen yer” olan “yol” sözü “-cu” yapım ekini alarak bu anlamını yitirmiş “yoldan gelen” ya da “yola giden” kişi anlamına gelmiştir. Yani yolla bir
anlam ilgisi vardır; ama yer ismi, kişinin niteliği anlamını ifade edecek hale
gelmiştir.
Çekim ekleri bir sözcüğe yapım ekinden sonra eklenir. Yani önce
yapım ekleri, sonra çekim ekleri gelir. İstisnaları olsa da bu genel bir
kuraldır.
Dört çeşit yapım eki vardır:
a. İsimden İsim Yapan Ekler
İsim kök
veya gövdelerine gelerek onlardan yeni isimler türeten eklerdir. Ancak bu
sözcükler sıfat, zarf gibi görevlerde de kullanılabilir.
Bu
eklerden bazıları şunlardır:
“-lık - lik”
eki
“Buraya
bir odunluk yapmıştık.”
cümlesinde
ek, “odunların koyulacağı yer” anlamında bir sözcük türetmiş.
“Pencereye
güneşlik almamız gerekiyor.”
cümlesinde
güneşten korunmak için kullanılan alet ismi yapmış.
“Sendeki
bu gençlik bir gün gidecek.”
cümlesinde
soyut bir isim yapmış.
“Kiralık ev
arıyoruz.” cümlesinde “kiraya verilecek” anlamında sıfat yapmış.
“Benlik özenle
korunmalıdır.”
cümlesinde
zamire gelerek ondan soyut bir isim türetmiştir.
Yukarıdaki
örnekte olduğu gibi bir ek eklendiği sözcüğe değişik anlamlar katabilir.
“Artık
biz de şehirli olduk.”
“Kimse evsiz yaşayamaz.”
“Her
noktaya bir gözcü koyalım.”
“Bu yaz
İngilizce kursuna gideceğim.”
“Gençleri
çağdaş bir insan olarak
yetiştirelim.”
“Yarışmada
üçüncü olduğumu söylediler.”
“Her
sınıftan üçer kişi gelsin.”
“O çocuksu gülüşüne bayılıyorum.”
“Bu
yemeğin acımsı bir tadı var.”
“Onun
kendine özgü bir anlatımı var.”
“Sen çok bencil birisin.”
“Şu gelen
sarışın çocuğu tanıyor musun?”
“Seninle yaşıt olduğumu bilmiyordum.”
Küçültme
eki olarak kullanılan “-cık, -cağız, -cak” eklerini
kimi kaynaklar çekim eki olarak değerlendirir. Ancak örneklerden anladığımız
kadarıyla bu ek yapım ekidir.
“Kış
gününde bu incecik gömlekle gezilir mi?”
“Bu
hayvancağız bu kadar yükü nasıl taşısın?”
cümlelerinde
gördüğümüz bu ekin, acıma, pekiştirme, sevgi gibi birçok anlamlar taşıdığı
görülür.
Küçültme
eki eklendiği sözcükte bazen ses düşmesine, bazen ses türemesine sebep
olabilir.
“Küçücük elleriyle öyle
güzel resim yapıyordu ki!”
cümlesinde
“küçük” sözü “-cik” ekini aldığında, sondaki “k” sesi
düşüyor.
“minik
-> minicik”
“ufak
-> ufacık”
“yumuşak
-> yumuşacık” sözcüklerinde de aynı özelliği görebiliriz.
Bazen de
ses türemesi olabilir.
“Azıcık
aşım, kaygısız başım.” atasözünde “az” sözcüğüne “-cık”
ekini getirdiğimizde “azcık” olması gerekirken “azıcık” olmuş; yani arada bir
“ı” sesi türemiş.
“Bu gencecik
yaşında ne sıkıntılar çekti zavallı.”
cümlesinde
ise ekten önce “e” sesinin türediğini görüyoruz.
Kimi
sözcüklerde bu ek, fiilden sözcük türetmiş gibi görülebilir.
Örneğin;
“Bebek,
etrafındakilere gülücükler yolluyordu.”
cümlesinde
“gülücük” sözü sanki gülmek fiiline “-cik” eki
getirilerek yapılmış; oysa sözcük aslında “gülüş-cük”
şeklindeymiş, daha sonra “ş” düşerek “gülücük” olmuş.
Bazı
durumlarda “-cık” eki küçültmeyle ilgisi olmayan, bir
nesne, bir kavram adı da yapabilir.
“Onun bu
yıl kulakçık ameliyatı olması gerekiyor.”
“Yaşlılıktan
elmacık kemikleri dışarı çıkmış adamın.”
cümlelerinde
bu ekin küçültme anlamından sıyrıldığını ve nesne ismi yaptığını görüyoruz.
Bazı
isimden isim yapma ekleri de yansıma sözcüklere gelerek onlardan isim
türetebilir.
“Bu
gürültü nereden
geliyor?”
cümlesinde
“gürül” yansıma sözcüğü “-tü” eki alarak isim
olmuştur.
“Dün
geceki horultu kimden geliyordu öyle?”
“Bu
mahallede fısıltı gazetesi iyi çalışıyor galiba.”
cümlelerinde
altı çizili sözcükler yansımadan isim olan sözcüklerdir.
b. İsimden Fiil Yapan Ekler
İsim kök
veya gövdelerine gelerek onlardan fiil türeten eklerdir.
“Bahçedeki
çiçekleri suladı.”
cümlesindeki
altı çizili sözü incelediğimizde “su” ismine getirilen “-la-”
eki, ismi “sulamak” şeklinde bir fiile dönüştürmüştür.
“Yol, buradan sonra gittikçe daralıyor.”
“Yaşlı
adam yerinden doğruldu.”
“Parmağu uzun süre kanadı.”
“Yaptığı
fedakarlığı duyunca gözleri yaşardı.”
“Derste
kulağıma bir şeyler fısıldadı,
gitti.”
“Neden bu
kadar geciktin?”
“Sıkıntılara
dayanamayıp delirdi zavallı.”
“Bu
sözlerimi neden bu kadar garipsediniz?”
“Konuşmacının
düşüncelerini pek benimsemedim.”
Ekler
bazı sözcüklerde ses düşmesine sebep olabilir.
“Haberi
duyunca rengi sarardı.”
cümlesinde
altı çizili sözcük “sarı” ismine “-ar” eki getirilerek yapılmıştır. Bu sırada
“sarı” sözcüğünün sonundaki “ı” sesi düşmüştür.
c. Fiilden İsim Yapan Ekler
Fiil kök
veya gövdelerine gelerek onlardan isim türeten eklerdir. Bunlar da cümlede
sıfat, zarf görevlerinde kullanılabilir.
“Burada
eskiden bir durak vardı.”
cümlesinde
altı çizili sözcük, “dur-” fiiline “-ak” eki getirilerek yapılmıştır.
“Bu istek
bende eskiden beri var.”
“Gereksiz
bir yığın eşya var bu evde.”
“Herkese sevgi duymam gerekmiyor.”
“Büyük
bir dalga, kuma yazdıklarımı
sildi, götürdü.”
“O,
babasına çok düşkün bir çocuk.”
“Bu kadar
alıngan olmana gerek yoktu.”
“Her dalgıç bu kadar derine dalamaz.”
“Yeni
aldığım süzgeç ortalıkta
görünmüyor.”
“Doğa durağan değil değişkendir.”
“Bu
eserin okuyucu bulması çok zor.”
“Artık
aynı şeyleri yapmaktan usanç
duydum.”
“Bu
yazı geçen
gün dergide yayınlandı.”
“Bir ay
da kesinti
olmasa maaşlarda.”
“Geldiklerine
dair bir belirti var mı?”
“Dağlar
bize artık geçit vermiyor.”
“Işıl ışıl bir güne daha merhaba dedik.”
Türkçe’de sayı bakımından en çok yapım eki fiilden isim
yapma ekleridir.
d. Fiilden Fiil Yapma Ekleri
Fiil kök
veya gövdelerine gelerek onlardan yeni fiiller türeten eklerdir.
“Buradan
iki yıl önce taşındı.”
“Müzeyi
gezmeden buradan gidilmez.”
“Ortalık
iyice karıştı.”
“O sudan
sana da mı içirdiler?”
“Bu
sözümüz onu mutlaka darıltmıştır.”
“Yeni
takılan sokak lambalarını söktürmüşler.”
“Çiçekleri
dalından koparmayın.”
“Bu suçlama karşısında biraz şaşaladım.”