NOKTALAMA İŞARETLERİ
Dilimizde
ilk kez Tanzimat döneminde(Şinasi) kullanılan
noktalama işaretleri, yazının daha kolay anlaşılmasını sağlar. Yazının
okunmasını kolaylaştırır ve anlam karışıklığına düşülmesine engel olur.
Biz
konuşurken cümlede anlatmak istediklerimizi ses tonumuzla açık olarak ortaya
koyabiliriz. Nerede duracağımızı nerede vurgu yapacağımızı biliriz. Ancak
yazıda böyle bir vurgulama yapamadığımızdan, bunu noktalama işaretleriyle
sağlamaya çalışırız.
1. NOKTA (.)
“Bu
konuyu mutlaka öğrenmeliyim.”
“Seni de
bekliyoruz bu akşamki yemeğe.”
“Seni bir
de Dr. Ali Bey’e götürelim.”
“Askerlere
Yzb. Ahmet emir vermiş.”
Sözcüklerin
baş harflerinin alınmasıyla yapılan kısaltmalarda artık nokta kullanılmıyor.
“Arkadaşım
DSİ’de çalışıyormuş.”
“15.5.1995
tarihinde anlaşma imzalandı.”
“Şimdi de
2. maddeyi inceleyelim.”
“Bugün
8.45'te toplantı var.”
2. VİRGÜL (,)
“Kitaplarını,
defterlerini, kalemlerini alıp gitti.”
cümlesinde
nesnelerin ayrılmasında,
“Kırmızı,
güzel bir arabası vardı.”
cümlesinde
sıfatların ayrılmasında kullanılmıştır.
“Yaşlı
kadının yanına yaklaştı.”
“Yaşlı,
kadının yanına yaklaştı.”
cümlesinde
virgül özneyi ayırmakta kullanılmıştır. Eğer
olmasaydı, “yaşlı” sözü sıfat olurdu.
“Bu evi,
çocukluğumun geçtiği yeri, asla sattırmam.”
“Beni
çağırdı, kendisi gelmedi.”
“Yoo, bu kadarına dayanamam!”
“Arkadaşlar,
biraz beni dinler misiniz?”
3. NOKTALI VİRGÜL (;)
“Öğretmen,
elindeki not defterini açtı; sözlü yapacağı bir öğrenci aradı.”
“Beni
davet etmediniz; ama bunun için size kızmıyorum.”
"Sözcükler
isim, sıfat, zamir, zarf; edat, bağlaç, ünlem; fiil gibi gruplara ayrılabilir.
“Küçük;
eski bir eve girdi.”
cümlesinde
giren “küçük”tür. Eğer virgül koysaydık bu sözcük evin sıfatı olarak da
düşünülebilirdi.
4. İKİ NOKTA (:)
“Türkçe’de
sözcük kökleri iki ana gruba ayrılır: İsim ve fiil.
İsim:
Varlıkları, kavramları karşılayan sözcüklerdir.
Ahmet:
“Ne zaman geldiniz eve?” diye sordu.
5. ÜÇ NOKTA (...)
“Bahçede
elma, portakal, ... daha birçok meyve ağacı vardı.”
“Bir de
istediğimi almamışsa....”
“Bu suçu
... işlemiş olabilir.”
Ahmet Haşim “... sözden ziyade musikiye yakın ...” sözleriyle
tanımlamıştır şiiri.
– Niçin
gelmedin?
– Benim
...
–
Mazereti bırak da gerçeği söyle.
“Karşıda
başı dumanlı dağlar ... Yan tarafta küçük bir dere ...”
6. SIRA NOKTALAR (.....)
Ne sitem
ne korku yalnızlıktan
.....
Süslenmiş
gemiler geçse açıktan
.....
dizelerindeki
kafiyeleri inceleyelim.
– Neden
geldin?
– .....
– Seni o
mu çağırdı?
7. KISA ÇİZGİ (-)
“Bu savaş
1939- 1945 yılları arasında olmuştur.”
“Türkiye
- Suriye ilişkileri biraz gergin.”
“Devlette
yasama - yürütme - yargı organları net olarak ayrılmalıdır.”
“Bu
konuyu - sen de hatırlarsın - onunla konuşmuştuk.”
“Şiir
konusunda onun da benimle aynı görüşte olduğunu duyunca çok sevindim.”
Eğer
satır sonunda özel isim bitmiş ve ona ait olan ek diğer satıra düşmüşse, arada
kısa çizgi değil kesme (') kullanılır.
“Sizinle
geçen yıl bugün yine aynı şehirde Ankara’da karşılaşmıştık .”
“Kitapçı”
sözcüğü “-çı” yapım ekini almıştır.
“Çalışkan”
sözcüğü “çalış-" fiilinden türemiştir.
“Servet-i
Fünun edebiyatından sonra Fecr-i
Ati topluluğu gelir.”
8. UZUN ÇİZGİ (—)
Konuşma metinlerinde, konuşmaların başında kullanılır.
– Sen de
bizimle gelecek misin?
– Neden
gelmeyeyim?
– Hiç,
sordum sadece.
9. KESME İŞARETİ (')
“Bu
konuda bir de Ahmet’in fikrini alalım.”
Eğer özel
isim, yapım eki almışsa çekim ekleri kesmeyle ayrılmaz.
“Bu
soruyu bir de İzmirlilere soralım.”
“Toplantı
10.45'te başlayacaktır.”
“Sorun
BM’de görüşülecekmiş.”
“Acep bu
yerde var m’ola
Şöyle
garip bencileyin”
“Yine n’oldu da ağlıyorsun?”
“Bu
sorunun nasıl çözüleceğini bilmiyorum.”
Cümleside altı
çizili sözün “soru” mu yoksa “sorun” mu olduğu belli değil. Bu karışıklığı
kesmeyle giderebiliriz.
“Bu soru’nun nasıl çözüleceğini bilmiyorum.”
cümlesinde
sözcüğün “soru” olduğu açıklanmış olur.
10. SORU İŞARETİ (?)
“Sana bu
haberi kim verdi?”
“Burada
ondan daha akıllı (?) biri var mı ki?
“Yunus
Emre (? - ?) Tekke şiirinin kurucusudur.”
11. TIRNAK İŞARETİ (“ ”)
O bana:
“Şimdi sizinle gelemem.” demişti.
Bu derste
“Aşk-ı Memnu” romanını inceledik.
Tırnak
içindeki söze ek gelirse, tırnaktan sonra gelir ve kesme kullanılmaz.
Siz bir
de Haşim’in “O Belde” sini okuyun.
Benim
söylediklerim “vaad” değil “gerçek”tir.
Yunus’un
“Bana seni gerek seni” dizesi, amacını ortaya koyar.
Tırnak
içindeki cümlenin içinde bir tırnak daha kullanmak gerekirse bu kez tekli
tırnak (‘ ’) kullanılır.
“Haşim, şiirin yoruma açık olmasını ister ve daima ‘Şiir her
okuyanda ayrı duygular uyandırmalıdır.’ der.”
12. PARANTEZ (AYRAÇ) İŞARETİ ( ( ) )
“Bu
dizede teşhis (kişileştirme) yapılmış.”
“Kıbrıs
konusunda iki ülke (Türkiye ve Yunanistan) hiçbir zaman anlaşamaz.”
“Bu
öğretim yılında (1993 - 1994), devlet yine gelişmiş (?) eğitim sistemleri
deneyecekmiş.”
“Bacon (Beykın) ünlü bir deneme yazarıdır.”
“Kadın
(başını öne eğerek): “Bilmiyorum.” dedi.
13. ÜNLEM İŞARETİ (!)
“Hey,
bana baksana sen!”
“Yandım!”
“Aman
Allah’ım!”
“Ne kadar nazik (!) biri olduğunu göreceksin.”