EKLER
Sözcüklerin kök veya gövdelerine gelerek
onların cümledeki görevlerini belirleyen, onlara değişik anlamlar katan ya da
onlardan yeni sözcükler türeten ses veya ses bileşimlerine ek denir.
I- YAPIM EKLERİ:
İsim ve fiillerin kök veya
gövdelerine gelerek onlardan başka isim ya da fiil türeten eklerdir.
Kök
Bir sözcüğün anlamı ve yapısı
bozulmadan parçalanamayan en küçük parçasıdır. Köklerde yapım eki bulunmaz,
ancak çekim eki bulunabilir.
Örneğin;
“Evimiz” sözünde “ev”;
sözcüğün, anlamlı ve parçalanamayan en küçük parçasıdır. “-(i)-miz” eki iyelik
ekidir; yani isim çekim ekidir. Öyleyse bu sözcük yapım eki almamıştır, kök
halindedir.
Kökler iki türde bulunur; İsim kökleri ve Fiil kökleri.
“Geldi” sözcüğündeki kök
“gel-” fiil kökü; “sözlük” sözcüğünün kökü olan “söz” isim köküdür. Ancak bazen
ses taklidi yoluyla oluşan yansıma kökler de vardır.
*Sözcüğün köküyle, ek aldıktan sonraki şekli arasında mutlaka
bir anlam ilgisi olmalıdır.
*Sözcüğün yapım eki aldıktan
sonraki durumuna gövde denir.
*Bir sözcük birden çok yapım
eki alabilir. İlk yapım eki köke diğerleri gövdeye eklenir.
Çekim Ekiyle
Yapım Ekinin Farkları:
Çekim ekleri eklendiği
sözcüğün anlamında bir değişiklik yapmaz; yapım ekleri ise anlamı, köke bağlı
olmak şartıyla, değiştirir.
Örneğin;
“Yolda bekliyor.” cümlesindeki “yol” sözü
“geçilen yer” anlamındadır. “-de” hal ekini alarak “yolda” şekline geldiğinde
de geçilen yer olma anlamı değişmemektedir.
“Yolcu bekliyor.” cümlesinde ise “geçilen yer”
olan “yol” sözü “-cu” yapım ekini alarak bu anlamını yitirmiş “yoldan gelen” ya
da “yola giden” kişi anlamına gelmiştir. Yani yolla bir anlam ilgisi vardır;
ama yer ismi, kişinin niteliği anlamını ifade edecek hale gelmiştir.
Çekim ekleri
bir sözcüğe yapım ekinden sonra eklenir. Yani önce yapım ekleri, sonra çekim
ekleri gelir. İstisnaları olsa da bu genel bir kuraldır.
Dört çeşit yapım
eki vardır:
a. İsimden İsim
Yapan Ekler
İsim kök veya gövdelerine
gelerek onlardan yeni isimler türeten eklerdir. Ancak bu sözcükler sıfat, zarf
gibi görevlerde de kullanılabilir.
Bu eklerden bazıları
şunlardır:
“-lık - lik” eki
“Buraya bir odunluk
yapmıştık.”
cümlesinde ek, “odunların
koyulacağı yer” anlamında bir sözcük türetmiş.
“Pencereye güneşlik
almamız gerekiyor.”
cümlesinde güneşten korunmak
için kullanılan alet ismi yapmış.
“Sendeki bu gençlik
bir gün gidecek.”
cümlesinde soyut bir isim
yapmış.
“Kiralık ev arıyoruz.” cümlesinde
“kiraya verilecek” anlamında sıfat yapmış.
“Benlik özenle korunmalıdır.”
cümlesinde zamire gelerek
ondan soyut bir isim türetmiştir.
Yukarıdaki örnekte olduğu
gibi bir ek eklendiği sözcüğe değişik anlamlar katabilir.
“Artık biz de şehirli olduk.”
“Kimse evsiz yaşayamaz.”
“Her noktaya bir gözcü koyalım.”
“Bu yaz İngilizce kursuna gideceğim.”
“Gençleri çağdaş bir insan olarak yetiştirelim.”
“Yarışmada üçüncü olduğumu söylediler.”
“Her sınıftan üçer kişi gelsin.”
“O çocuksu gülüşüne bayılıyorum.”
“Bu yemeğin acımsı bir tadı var.”
“Onun kendine özgü bir anlatımı var.”
“Sen çok bencil birisin.”
“Şu gelen sarışın çocuğu tanıyor musun?”
“Seninle yaşıt olduğumu bilmiyordum.”
Küçültme eki olarak
kullanılan “-cık, -cağız, -cak” eklerini kimi
kaynaklar çekim eki olarak değerlendirir. Ancak örneklerden anladığımız
kadarıyla bu ek yapım ekidir.
“Kış gününde bu incecik
gömlekle gezilir mi?”
“Bu hayvancağız
bu kadar yükü nasıl taşısın?”
cümlelerinde gördüğümüz bu
ekin, acıma, pekiştirme, sevgi gibi birçok anlamlar taşıdığı görülür.
Küçültme eki eklendiği
sözcükte bazen ses düşmesine, bazen ses türemesine sebep olabilir.
“Küçücük elleriyle öyle güzel
resim yapıyordu ki!”
cümlesinde “küçük” sözü
“-cik” ekini aldığında, sondaki “k” sesi düşüyor.
“minik
-> minicik”
“ufak
-> ufacık”
“yumuşak -> yumuşacık”
sözcüklerinde de aynı özelliği görebiliriz.
Bazen de ses türemesi
olabilir.
“Azıcık aşım, kaygısız
başım.” atasözünde “az” sözcüğüne “-cık” ekini getirdiğimizde “azcık” olması
gerekirken “azıcık” olmuş; yani arada bir “ı” sesi türemiş.
“Bu gencecik yaşında
ne sıkıntılar çekti zavallı.”
cümlesinde ise ekten önce “e”
sesinin türediğini görüyoruz.
Kimi sözcüklerde bu ek,
fiilden sözcük türetmiş gibi görülebilir.
Örneğin;
“Bebek, etrafındakilere gülücükler
yolluyordu.”
cümlesinde “gülücük” sözü
sanki gülmek fiiline “-cik” eki getirilerek yapılmış; oysa sözcük aslında
“gülüş-cük” şeklindeymiş, daha sonra “ş” düşerek “gülücük” olmuş.
Bazı durumlarda “-cık” eki
küçültmeyle ilgisi olmayan, bir nesne, bir kavram adı da yapabilir.
“Onun bu yıl kulakçık ameliyatı
olması gerekiyor.”
“Yaşlılıktan elmacık
kemikleri dışarı çıkmış adamın.”
cümlelerinde bu ekin küçültme
anlamından sıyrıldığını ve nesne ismi yaptığını görüyoruz.
Bazı isimden isim yapma
ekleri de yansıma sözcüklere gelerek onlardan isim türetebilir.
“Bu gürültü nereden
geliyor?”
cümlesinde “gürül” yansıma
sözcüğü “-tü” eki alarak isim olmuştur.
“Dün geceki horultu
kimden geliyordu öyle?”
“Bu mahallede fısıltı
gazetesi iyi çalışıyor galiba.”
cümlelerinde altı çizili
sözcükler yansımadan isim olan sözcüklerdir.
b. İsimden Fiil
Yapan Ekler
İsim kök veya gövdelerine
gelerek onlardan fiil türeten eklerdir.
“Bahçedeki çiçekleri suladı.”
cümlesindeki altı çizili sözü
incelediğimizde “su” ismine getirilen “-la-” eki,
ismi “sulamak” şeklinde bir fiile dönüştürmüştür.
“Yol, buradan sonra gittikçe daralıyor.”
“Yaşlı adam yerinden doğruldu.”
“Parmağu uzun süre kanadı.”
“Yaptığı fedakarlığı duyunca
gözleri yaşardı.”
“Derste kulağıma bir şeyler fısıldadı, gitti.”
“Neden bu kadar geciktin?”
“Sıkıntılara dayanamayıp delirdi zavallı.”
“Bu sözlerimi neden bu kadar
garipsediniz?”
“Konuşmacının düşüncelerini
pek benimsemedim.”
Ekler bazı sözcüklerde ses
düşmesine sebep olabilir.
“Haberi duyunca rengi sarardı.”
cümlesinde altı çizili sözcük
“sarı” ismine “-ar” eki getirilerek yapılmıştır. Bu sırada “sarı” sözcüğünün
sonundaki “ı” sesi düşmüştür.
c. Fiilden İsim
Yapan Ekler
Fiil kök veya gövdelerine
gelerek onlardan isim türeten eklerdir. Bunlar da cümlede sıfat, zarf
görevlerinde kullanılabilir.
“Burada eskiden bir durak vardı.”
cümlesinde altı çizili
sözcük, “dur-” fiiline “-ak” eki getirilerek yapılmıştır.
“Bu istek
bende eskiden beri var.”
“Gereksiz bir yığın eşya var bu evde.”
“Herkese sevgi duymam gerekmiyor.”
“Büyük bir dalga, kuma yazdıklarımı sildi, götürdü.”
“O, babasına çok düşkün bir çocuk.”
“Bu kadar alıngan olmana gerek yoktu.”
“Her dalgıç bu kadar derine dalamaz.”
“Yeni aldığım süzgeç ortalıkta görünmüyor.”
“Doğa durağan değil değişkendir.”
“Bu eserin okuyucu bulması çok zor.”
“Artık aynı şeyleri yapmaktan
usanç duydum.”
“Bu yazı geçen gün
dergide yayınlandı.”
“Bir ay da kesinti olmasa
maaşlarda.”
“Geldiklerine dair bir belirti var mı?”
“Dağlar bize artık geçit vermiyor.”
“Işıl ışıl bir güne daha merhaba
dedik.”
Türkçe’de
sayı bakımından en çok yapım eki fiilden isim yapma ekleridir.
d. Fiilden Fiil
Yapma Ekleri
Fiil kök veya gövdelerine
gelerek onlardan yeni fiiller türeten eklerdir.
“Buradan iki yıl önce taşındı.”
“Müzeyi gezmeden buradan gidilmez.”
“Ortalık iyice karıştı.”
“O sudan sana da mı içirdiler?”
“Bu sözümüz onu mutlaka darıltmıştır.”
“Yeni takılan sokak
lambalarını söktürmüşler.”
“Çiçekleri dalından koparmayın.”
“Bu
suçlama karşısında biraz şaşaladım.”
II- ÇEKİM EKLERİ:
İkiye
ayrılır: İsim çekim ekleri, fiil çekim ekleri
*** İSİM ÇEKİM EKLERİ
İsim
soylu sözcüklere gelerek onlara cümlede görev ve anlam kazandıran eklerdir.
a.
Çokluk eki
b.
Hal ekleri
c.
İyelik eki
d.
İlgi eki
A. ÇOKLUK EKİ
Asıl
işlevi isimlerin sayı bakımından çokluğunu bildirmektir.
Kalemler
, çantalar , defterler alındı.
B. HAL EKLERİ
İsim
soylu sözcüklere gelerek onların yüklemle ya da diğer sözcüklerle ilgilerini
sağlayan eklerdir. Bunları şu şekilde inceleyebiliriz.
1. - i hal eki (yükleme hali)
“Ev -
i gördüm.”
“Odun
- u yardım.” cümlelerinde kullanılan eklerdir. Fiilin neyi etkilediğini
gösterir. Fiile sorulan “kimi, neyi” sorularına cevap verir.
2. - e hal eki (yönelme hali)
“Eve
gitti.” cümlesinde yer bildirir.
“Yaza
gelecekler.” cümlesinde zaman bildirir; zarf yapar.
“Beş
bin liraya aldım.” cümlesinde miktar bildirerek zarf yapar.
“Başbaşa
resim çektirmişler.” cümlesinde durum bildirerek zarf yapmış.
Bu
ek “ben” ve “sen” şahıs zamirlerine geldiğinde, zamirlerin yapısını değiştirir
ve onları “bana”, “sana” şekline çevirir.
Bu
eki,
“Haberi
duyunca koşa koşa olay yerine geldi.”
“Elindeki
taşları oraya buraya rastgele atıyordu.”
“Saat
üçü beş geçe istasyonda buluşacağız.” cümlelerinde altı çizili eklerle
karıştırmayalım. “-e” hal eki fiillerin kök ya da gövdelerine eklenmez.
3. - de hal eki (bulunma hali)
“Evde
bekliyor.” cümlesinde yer bildirir.
“Ayakta
bekliyor.” cümlesinde durum bildirerek zarf yapmış.
“3'te
gelecek.” cümlesinde zaman bildirerek zarf yapmış.
“Onlar
gözde insanlar.” cümlesinde eklendiği sözcüğün anlamını değiştirmiş ve sıfat
yapmış. Elbette bu durumda yapım eki olmuş.
“Buralarda
saz boyunda otlar biter.” cümlesinde sıfat yapmış ancak yapım eki olmamış.
4. - den hali (çıkma durumu)
“Evden
çıktı.” cümlesinde yer bildirmiş.
“Akşamdan
gidelim.” cümlesinde zaman bildirmiş.
“Sıradan
insanlardı onlar.” cümlesinde eklendiği sözcüğün anlamını değiştirerek sıfat
yapmış ve yapım eki olmuş.
“Senden
iyi arkadaş bulamam.” cümlesinde karşılaştırma bildirmiş.
“Sıkıntıdan
tırnaklarını yerdi.” cümlesinde neden bildirmiş.
“Her
taraf kağıttan uçaklarla doluydu.” cümlesinde bir şeyin neyden yapıldığını
göstermiş.
“Birden
ayağa fırladı.” cümlesinde durum bildirmiş. Bu tür örnekler çoğaltılabilir. Önemli
olan, eklerin cümle içindeki anlamını kavramaktır.
C.
İYELİK EKİ
Eklendiği
ismin bir şahsa ya da nesneye ait olduğunu gösteren ektir. Aitlik ilgisini,
kendinden önceki bir sözcüğe ya da söz öbeğine bağlayarak bildirir. Altı şahsa
göre çekimlenir.
defter
- im |
silgi
- m |
defter
- in |
silgi
- n |
defter
- i |
silgi
- si |
defter
- imiz |
silgi
- miz |
defter
- iniz |
silgi
- niz |
defter
- leri |
silgi
- leri |
İki
ayrı sözcük üzerinde gösterdiğimiz ekler iyelik ekleridir. Görüldüğü gibi
eklendiği isimlerin kime ait olduğunu bildiriyorlar.
İyelik
eklerinin değişik işlevleri vardır. Bunlardan önemli olanları açıklayalım.
Bazı
öğrenciler gelmedi.
Bazıları
gelmedi.
Burası
çok sıcak.
Güzelim
memleketi ne hale getirdiler.
O
canım ağaçları kesmişler.
İyelik eklerini benzer eklerle karıştırmamak gerekir.
Kitab
- ı geri verdim.
Kitab
- ı çok değerlidir onun.
cümlelerinde
altı çizili eklerin şekil olarak aynı olduklarını görüyoruz. Bunlardan
hangisinin iyelik eki olduğunu hangisinin olmadığını anlamak için sözcüğe
“kimin” sorusunu soralım. İyelik ekleri aitlik bildirdiğinden bu soruya cevap
verecektir. Buna göre “Kimin kitabı?” diye sorduğumuzda ikinci cümlenin cevap
verdiğini ve “Onun kitabı kayboldu.” şeklinde söylenebildiğini görüyoruz.
Öyleyse “- ı” eki ikinci cümlede iyelik eki, birinci cümlede ise “Neyi aldı?”
sorusuna cevap verdiğinden “-i” hal eki olarak kullanılmıştır.
Öğretmenim
beni severdi.
Öğretmenim
artık ben de.
cümlelerinde
de benzer ekleri görüyoruz. Hangisinin iyelik eki olduğunu aynı yöntemle
bulalım. “Kimin öğretmeni?” sorusuna sadece birinci cümle cevap verir ve “Benim
öğretmenim.” şeklinde söylenebilir. İkinci cümle ise öğretmen isminin ait
olduğu kişiyi bildirmez. Bu cümleyi ancak “Ben öğretmenim.” şeklinde
söyleyebiliriz; aitlik değil oluş bildirir.
D. TAMLAYAN EKİ
İyelik
ekiyle çok sıkı biçimde ilgisi olan bir ektir. Eklendiği isme ait olan başka
bir sözün varlığını gösterir. Bağlı olduğu isim ilgi ekli isimden sonra gelir.
Ben
- im
kitabım |
Sen
- in
kitabın |
O
- nun
kitabı |
Biz
- im
kitabımız |
Siz
- in
kitabınız |
Onlar
-ın
kitapları |
zamirlerde
bulunan ve ayrı olarak gösterdiğimiz ekler ilgi ekleridir. İlgi ekli zamire ait
olan “kitap” isminin ise iyelik eki aldığını görürüz. O yüzden bir sözcükte
ilgi eki varsa, bu eke bağlı, iyelik ekli bir sözcük, gizli ya da açık, mutlaka
vardır.
*** FİİL ÇEKİMLERİ
1-HABER (bildirme) KİPLERİ:
a)
Görülen geçmiş zaman kipi: Fiil kök ya da gövdelerine -di
(-dı, -du, -dü) eki getirilerek yapılır: gel-di, al-dı, bul-du, gör-dü... Bu
kip, geçmişte gerçekleşmiş; fakat örülen, bilinen bir eylemi anlatmak için
kullanılır.
b) öğrenilen geçmiş zaman kipi: Fiil
kök ya da gövdelerine -miş (-mış, -muş, -müş) eki getirilerek yapılır: bil-miş,
al-mış, dur-muş, gör-müş... Bu kip geçmişte gerçekleşmiş; ancak kişinin bunu
bizzat görmediğini, başkasından duyduğunu ya da öğrendiğini ifade etmek için
kullanılır. -miş eki, eklendiği kelimelere türlü anlamlar katabilir: Elim
kanamış (farkında olmama). Biz senin gibileri çok dinlemişiz (övünme) gibi.
c) Şimdiki zaman kipi: Fiilin bildirdiği işin,
oluşun ve hareketin içinde bulunan zamanda başladığını, olduğunu ya da
sürdürüldüğünü bildirir. Şimdiki zaman kipi -yor ekiyle yapılır: al-ı-yor,
gör-ü-yor, bil-i-yor, tut-u-yor...
d) Gelecek zaman kipi: Fiilin bildirdiği işin,
oluşun, hareketin, içinde bulunulan zamandan sonra olacağını, yapılacağını
bildirir. Bu kip -ecek, -acak ekiyle oluşturulur: gel-ecek, al-acak, bil-ecek,
sor-acak...
e) Geniş zaman kipi: Fiilin bildirdiği işin,
oluşun ve hareketin eniş bir zaman içinde yapıldığını, yapılacağını bildirir.
Geniş zaman kipi fiil kök ya da gövdesine -r, (e)r, (i)r, eklerinden biri
getirilerek yapılır: gel-ir, bil-ir, al-ır, sor-ar, gör-ür, oku-r...
2. DİLEK (tasarlama) KİPLERİ
Bu kipler, fiilin bildirdiği işe, oluşa ve harekete dilek,
istek, gereklik ya da emir anlamı katar. Dilek kipleri şunlardır:
a) Dilek-şart (koşul) kipi: Dilek
anlamı taşıyan bu kip fiilin kök ya da gövdesine -se, -sa eki getirilerek
yapılır: gel-se, al-sa, bil-se, anla-sa...
b) İstek kipi: Fiilin bildirdiği işe, oluşa,
harekete istek anlamı katan bu kip -e, -a ekiyle yapılır: gel-e, al-a, bul-a,
sor-a...
c) Gereklilik kipi: Fiilin bildirdiği için, oluşun,
hareketin olması, yapılması gerektiğini bildiren bu kip -meli (-malı) ekiyle
kurulur: gel-meli, al-malı, sor-malı, bil-meli...
d) Emir (buyurma) kipi: Fiilin bildirdiği işin,
oluşun hareketin gerçekleşmesi için kullanılır. Emir kipinin I. tekil ve I.
çoğul kişileri yoktur. II. tekil kişisi eksizdir. II. çoğul kişi in, -iniz
ekiyle yapılır: gel-in (gel-iniz), al-ın (al-ınız)... gibi. III. tekil kişisi
ise -sin (-sın, -sun, -sün) ekiyle yapılır: bil-sinler, al-sınlar, dur-sunlar,
gör-sünler... gibi.
3. ŞAHIS EKLERİ(kişi)
1.tekil kişi : gelir –im
1.çoğul kişi: gelir -iz
2.tekil kişi : gelir-sin 2.çoğul kişi: gelir-siniz
3.tekil kişi : gelir 3.gelir- ler