CÜMLENİN ÖĞELERİ
Bir duygu, düşünce veya
durumu tam olarak anlatan sözcük ya da söz öbeklerine
cümle denir.
Bir cümlenin oluşması için en
önemli şart, kip ve şahıs bildiren bir unsurun bulunmasıdır. Yani eğer cümle
içinde herhangi bir söz, haber veya dilek kiplerinden herhangi biriyle çekimli
halde bulunuyorsa o, bir yargı bildiriyor demektir. Yargı bildirmek ise cümle
olmanın en önemli koşuludur. Şahıs bildirmek, cümle olmak için her zaman
gerekli değildir.
Cümlede bulunabilecek öğeler,
yüklem, özne, nesne ve tümleçlerdir.
1-
Yüklem:
*Cümlede kip ve zaman
bildirerek yargıyı ortaya koyan temel unsurdur.
*Tek başına cümle özelliği
gösterir.
*Diğer öğeler yüklemin
tamamlayıcı öğeleridir.
*Cümlede yüklemi bulmak için
herhangi bir öğeye soru soramayız. Onu çekimli durumda bulunan sözcüklerden
anlarız.
Örneğin;
“Biliyorum” sözü “bilmek”
eyleminin şimdiki zamanla çekimlendiğini gösteriyor. Öyleyse yargı bildiriyor
demektir. Dolayısıyla bir cümledir.
“Biraz önce gelen çocuk, kapıcının
kızıydı.”
cümlesindeki altı çizili söz
isim tamlaması olduğundan;
“O, eskiden, yaramaz
bir çocuktu.”
cümlesindeki altı çizili söz
sıfat tamlaması olduğundan birbirinden ayrılmaz ve birlikte yüklem olur.
*İsim cümlelerinde yüklem
sonuna ek-eylem alır.
2-
Özne
Cümlede yüklemin bildirdiği
işi, hareketi yapan ya da oluş içinde bulunan öğedir.
Cümlenin temel öğesidir.
Ancak her cümlede bulunmak zorunda değildir.
Cümlede özneyi bulmak için
yükleme “kim” ve “ne” sorularını sorarız. Ancak özellikle “ne” sorusu, nesneyi
bulmak için de sorulduğundan, biz özne sorusunu yükleme değişik biçimde
sorarız.
Örneğin;
“Öğretmen soruyu bana sordu.”
cümlesinde “sordu” yüklemdir.
Özneyi bulmak için yükleme “Soran kim?” diye soruyoruz. Cevap
olarak “Öğretmen” geliyor. Öyleyse cümlenin öznesi bu sözcüktür.
Cümlede özne yukarıdaki
örneklerde görüldüğü gibi, açık olarak verilebileceği gibi, yüklemin çekiminden
de çıkarılabilir. Cümlede olmayan, yüklemdeki şahıs eklerinden anlaşılan bu tür
öznelere “gizli
özne” adı verilir.
“Sana bu kitabı iki günlüğüne verebilirim.”
cümlesinin yüklemi “verebilirim”
sözüdür. Özneyi bulmak için “Veren kim?” diye soruyoruz, “Ben” cevabı
geliyor; ancak bu söz cümlede yok, biz bunu yüklemin bildirdiği şahıstan
çıkarıyoruz. Öyleyse bu cümlenin öznesi gizli öznedir. Bu özne cümlede var olan
öğelerden biri sayılmaz. Yani “Geldim.” cümlesinde öznenin “ben” olduğu görülse
bile bu cümle sadece yüklemden oluşmuş sayılır.
Her cümlede özne bulunmaz.
Yani eylemi yapan bazen belli değildir.
“Kasabaya bu yoldan
gidilmez.”
cümlesinde “Gidilmeyen ne,
gidilmeyen kim?” gibi sorulara cevap alınmaz. Öyleyse cümlenin öznesi yoktur.
*Sözde Özne: Edilgen çatılı fiillerin öznesidir. Nesne görevindeki
sözcüğün özne görevini üstlenmesiyle oluşur.
Ali kitabı
okudu. Kitap
okundu
Nesne
Özne (Sözde)
İçerdeki
masalar
dışarı çıkarıldı.
Veli
Bey,
Tokat'ın bir ilçesine sürülmüş
**Özne,
cümlede kendinden sonra gelen bir sözle açıklanarak verilebilir. Böyle öznelere
"açıklayıcı özne" denir:
Orhan, sınıfımızın en tembel öğrencisi, bu habere çok
sevinecektir.
Özne Açıklayıcı Özne
3-
Nesne
Cümlede yüklemin bildirdiği
işten etkilenen öğedir. Yükleme sorulan “kimi, neyi, ne” sorularına
cevap verir.
Nesneler hal ekini alıp
almamalarına göre iki grupta incelenir.
1. Belirtili Nesne
Nesne görevinde bulunan söz,
“-i” hal ekini almışsa, nesneye belirtili nesne denir.
“Çiçekleri annesine verdi.”
cümlesinde “Çiçekleri”
nesnesi “-i” hal eki aldığından belirtili nesnedir.
2. Belirtisiz Nesne
Nesne görevinde bulunan söz
“-i” hal ekini almamışsa nesne, belirtisiz nesnedir.
“Annesi için çiçek topladı.”
cümlesinde “çiçek” nesnesi bu
eki almamış ve belirtisiz nesne olmuştur.
4-
Dolaylı Tümleç
Yüklemin yöneldiği,
bulunduğu, çıktığı yeri gösteren öğedir. Yükleme sorulan “-e”, “-de” ve
“-den” hal eklerini alan sorulara aynı ekleri alarak cevap veren sözcük ya da söz öbekleri dolaylı tümleç görevinde bulunur.
Soruların ve cevapların aynı ekleri alması zorunluluğu bunun diğer öğelerle
karışmasına engel olur. Bunu örneklerle açıklayalım.
“Elindeki kitap ve defterleri
bana verdi.”
cümlesinde altı çizili öğeyi
bulabilmek için yükleme “kime” sorusunu soruyoruz. Soru da cevap
da aynı eki almış. Öyleyse “bana” sözü dolaylı tümleçtir.
“Sizinle ancak yaza görüşürüz.”
cümlesinde altı çizili sözcük
de “-e” hal ekini almıştır. Ancak bu öğeyi bulmak için yükleme “ne zaman”
sorusunu soruyoruz. Görüldüğü gibi soru hal eki almadan soruluyor. Öyleyse bu,
“-e” hal eki almış olmasına rağmen dolaylı tümleç değildir.
“Kimseye sormadan dışarı
çıktı.”
cümlesinde ise altı çizili
öğeyi bulmak için yükleme “nereye” sorusunu soruyoruz. Bu durumda soru, “-e”
hal eki almış, ancak “dışarı” sözü aynı eki almamış. Öyleyse buna da dolaylı
tümleç diyemeyiz.
Görüldüğü gibi sorular ve
cevapların aynı ekleri alması koşulu, birbiriyle karışan öğeleri ayırt etmemizi
sağlıyor.
Aynı durumu “-de” ve “-den”
eklerinde de görebiliriz.
“Beni sınıfta
iki saattir bekliyormuş.”
cümlesindeki altı çizili
öğeyi cevap olarak almak için, yükleme “nerede” sorusunu soruyoruz. Öyleyse bu
öğe dolaylı tümleçtir.
“Hepimiz iki saattir ayakta
bekliyoruz.”
cümlesinde ise altı çizili
öğeyi bulabilmek için yükleme “nasıl” sorusunu sormamız gerekiyor. Görüldüğü
gibi soru “-de” ekiyle sorulmamış. Demek ki öğe dolaylı tümleç değil.
“O, iki gün önce buradan
ayrıldı.”
cümlesinde altı çizili öğe
“nereden” sorusuna cevap vererek dolaylı tümleç olmuş.
“Senin de gelmeni yürekten
isterdim.”
cümlesinde altı çizili öğe
“nasıl” sorusuna cevap verdiğinden dolaylı tümleç değildir.
“Şu elmadan üç kilo verir misin?”
cümlesinde altı çizili öğeyi
bulmak için “neyden” sorusunu yükleme soruyoruz. Cevap geldiğinden öğe dolaylı
tümleçtir.
“Hastalandığından gelmedi.”
cümlesinde altı çizili öğeyi
ise “niçin” sorusuyla buluyoruz. Öyleyse bu, dolaylı tümleç değildir.
Örnekleri daha da
çoğaltabiliriz. Burada unutmamamız gereken, soruyla cevabın aynı ekleri (-e,
-de, -den) almasıdır. Dolaylı tümleci bulduran soruları ezberlemek yerine, bunu
kavramak daha avantajlı bir yoldur.
5-Zarf
Tümleci
Yüklemin zamanını, durumunu,
miktarını, yönünü, koşulunu vb. bildiren öğelerdir. Bunların her biri değişik
bir soruyla bulunur.
“Hava kararmadan köye inmeliyiz.”
cümlesindeki altı çizili zarf
“ne zaman”;
“Dosta düşmana muhtaç olmadan yaşamalıyız.”
cümlesinde altı çizili zarf
“nasıl”;
"Aldığı notlar şaşılacak
kadar yüksekti.”
cümlesindeki altı çizili zarf
“ne kadar”;
“Tek bir söz bile söylemeden içeri
girdi.”
cümlesindeki altı çizili zarf
“nereye”;
“Zamanımız kalırsa bir örnek daha çözeriz.”
cümlesindeki altı çizili zarf
“hangi takdirde” sorularına cevap vermişlerdir. Yükleme sorulan bu sorulara
cevap veren öğeler daima zarftır. Ancak burada “nereye” sorusuna dikkat
etmeliyiz. Dolaylı tümleç konusunda da söylemiştik, bu soru dolaylı tümleci de
buldurur. Ancak cevabın da aynı eki alması gerekir. Örnekteki “içeri” sözü ise
bu eki almamıştır. Bu özelliği, yani hal eki almadan yön bildirme özelliğini
yer-yön zarfları gösterir.
Cümleyi öğelerine ayırırken dikkat edilmesi gereken bir husus, azlık - çokluk
zarflarının kullanımıdır.
“O, çok çalışkan bir
öğrencidir.”
cümlesinde yüklem, altı
çizili sözün tamamıdır. Çünkü “öğrenci” isimdir, “çalışkan” öğrencinin
sıfatıdır. “çok” da çalışkan sıfatının zarfıdır. Dolayısıyla, “çok çalışkan bir
öğrenci” sıfat tamlaması olduğundan bunlar birbirinden ayrılmaz. Oysa biz aynı
cümleyi;
“O, çok çalışkandır.”
şeklinde kullansak,
“çalışkandır” yüklem “çok” zarf tümleci olacaktır. Kısaca adlaşmış sıfatlar
yüklem olduğunda, onun derecesini bildiren zarflar zarf tümleci olur. Çıkmış
soruların birinde,
“Kafesteki kuşların tüyleri,
şaşılacak kadar parlaktı.”
cümlesi verilmiş ve “şaşılacak
kadar” öğesine zarf tümleci denmiştir.
**Edat Tümleci (Kaynakların
çoğunda Zarf Tümleci içinde yer alır.)
Eğer seçeneklerde “edat
tümleci” adı geçmiyorsa, “edat tümleci” olarak gördüğümüz söz
öbeklerine zarf tümleci de diyebiliriz.
Yüklemin ne ile, kimin
ile, hangi amaçla, yapıldığını gösteren söz öbeklerine edat tümleci denir.
“O, bütün yazılarını, dolma
kalemle yazar.”
“Bu araştırmayı arkadaşlarıyla
yapmış.”
“Bu yemekleri sizin
için hazırladım.”
cümlelerindeki altı çizili
söz öbekleri edat tümleci sayılır.
Cümle içinde her söz,
cümlenin bir öğesi durumunda değildir. Yükleme sorulan sorulara cevap vermeyen
söz veya söz öbekleri Cümle Dışı Unsur sayılır. Örneğin aşağıdaki
cümleyi öğelerine ayıralım.
“Ahmet, sana
defalarca geç
kalmamanı
Nesne
Dolaylı
Zarf
söylemedim mi?”
yüklem
Görüldüğü gibi “Ahmet” sözü cümlede
yükleme sorulan herhangi bir soruya cevap vermiyor yani cümle dışı unsurdur.
CÜMLE VURGUSU
Cümlede asıl anlatılmak
istenen öğe vurgulanır. Biz konuşurken, önemsediğimiz öğeyi cümlenin herhangi
bir yerinde ses tonumuzu yükselterek vurgulayabiliriz. Ancak yazıda bunu
yapamayacağımızdan, vurgulamak istediğimiz öğeyi yükleme yaklaştırırız. Yani
cümlede yükleme en yakın öğe, en çok vurgulanan öğedir.
“O, beni,
hep
burada bekler.”
Özne Nesne Zarf T. Dolaylı T. Yüklem
cümlesinde yükleme en yakın
öğe dolaylı tümleç olduğundan, en çok vurgulanan öğe de odur.
ARASÖZ
Cümleyi söylerken söz arasına
sıkıştırılan, bazen bir öğenin açıklayıcısı, bazen cümle dışı unsur olan söz
veya söz öbeklerine arasöz denir. Eğer bu söz
bir cümle ise “aracümle” diye de adlandırılır.
Açıklamadan da anlaşılacağı
gibi arasözün iki işlevi vardır.
“O kasabayı, doğduğum
yeri, bu kitapta
tanıttım.”
Nesne
Dolaylı Yüklem
Tümleç
cümlesinde “doğduğum yeri”
sözü, kasaba hakkında söylenmiştir ve kasabayı açıklamaktadır.
Öyleyse bu öğe nesneyi açıklayan bir arasözdür.
Arasöz daima açıkladığı
öğeden sonra gelir.
“Ahmet,
siz de çok iyi bilirsiniz,
derslerine
pek çalışmaz.”
özne
Dolaylı
Zarf Yüklem
Tümleç
Tümleci
cümlesinde “siz de çok iyi
bilirsiniz” sözü cümlenin geneli üzerinde açıklama yapan, ancak herhangi bir
öğeyle ilgili olmayan bir arasözdür. Cümle dışı unsur
olarak kabul edilir.
Arasöz
ve aracümleler iki virgül arasında ya da iki kısa
çizgi arasında verilir.
“Anneme,
hayatını bana adayan kadına,
saygıda
kusur etmem.”
D.Tümleç
Dolaylı Tümleç
Yüklem
Ortak
Öğe:
"Çocuk,
kalktı, yüzünü yıkadı"
cümlesinde iki yüklem ve bir özne vardır. Yani özne ortak olarak
kullanılmıştır.
Özne
Yüklem
Yüklem
"Kitabı aldı ve okumaya başladı." Cümlesinde de hem
nesne(kitabı), hem de gizli özne(o) ortak öğe durumundadır.