CÜMLE ÇEŞİTLERİ
Cümleler, kendini oluşturan
sözcüklerin anlamlarına, cümlede bulundukları yerlere, türlerine göre değişik
özellikler gösterir. İşte bu özelliklere göre cümleler değişik gruplar altında
incelenir. Bu grupları biz dörde ayırabiliriz.
A. Yüklemlerine Göre Cümleler
B. Öğe Dizilişlerine Göre
Cümleler
C. Anlamlarına Göre Cümleler
D. Yapılarına Göre Cümleler
A. YÜKLEMLERİNE
GÖRE CÜMLELER
Buna “yükleminin türüne göre”
de denilebilir. Çünkü cümleyi yüklemine göre incelerken yüklemi oluşturan
sözcüklerin türüne bakılır.
1. Fiil Cümlesi
Yüklem durumunda bulunan söz,
çekimlenmiş bir fiilse, cümle fiil cümlesidir.
“Soğuk günler artık geride
kaldı.”
cümlesinde “kaldı” yüklemdir.
Bu yüklem “kalmak” fiilinin bilinen geçmiş zamanda çekimlenmesiyle
oluştuğundan, cümle, yüklemine göre fiil cümlesi olur.
Annem dün sessizce odama girdi.
Beni yine, yorgun gözlerimin önünden hiç ayrılmayan, bir gün bile elimden
düşmeyen, parmaklarımın arasında ezilip büzülen kitabımın karşısında okumaktan
gözlerimin feri kaçmış, düşünmekten alnımı kırışmış gördü. En
ziyade düşman olduğu bu cansız arkadaşıma kinli bir nazar attıktan sonra bir
iskemle çekti, karşıma oturdu, bol bir nefes
aldı. Belli ki mühim bir şey, çok düşünülen ve az söylenen
endişelerden, aile üzüntülerinden birini bana açmak istiyordu.
Bunu ben onun bir iğne izi kadar ince iki gölge ile, belirsizce çatılan
kaşlarından anlamıştım, hatta bu keşfimde o kadar ileri gittim
ki, bana, artık bu sefer katî bir tarzda, izdivaç meselesini açacağına bile hükmettim.
2. İsim Cümlesi
Yüklem çekimli bir fiil
değilse, ister isimden ister edattan isterse fiilimsiden oluşsun isim cümlesi
sayılır. Yani adına aldanıp sadece ismin yüklem olduğu cümleler olarak
anlamamak lazım bunu.
“Bu roman, yazarın okuduğum
ilk kitabıydı.”
cümlesinde yüklem “kitabıydı”
sözü üzerine kuruludur ve “kitap” ismi “idi” ekfiilini alarak yüklem olmuştur.
Elbette yüklem bu cümlede “yazarın okuduğum ilk kitabıydı” şeklinde bir isim ve
sıfat tamlamasından oluşan söz öbeğidir.
Uzun bir yolculuktan sonra İncesu'daydık.
Bir handa, yorgun argın, tatlı bir uykudaydık.
İçinde kaybolup gittiğini sandığı bu kalabalık şehirde bir
tek tanıdığı bile yoktu. Ama şimdi sevgili öğrencileri, vefalı
arkadaşları, dostları var.
Gök sarı, toprak sarı, çıplak ağaçlar sarı..
Arkada zincirlenen yüksek Toros dağları, (var) eksiltili cümle
B. ÖĞE DİZİLİŞİNE
GÖRE CÜMLELER
Türkçe’de cümleyi oluşturan
öğeler belli bir mantık dizilişine göre sıralanır. Hatta tamlamayı oluşturan
sözcüklerin bile bir sıraya göre dizilmesi gerekir.
Bu dizilişlerde en önemli
unsur yüklemdir. Çünkü dilimizde yüklemin daima sonda bulunması gerekir. İşte
öğelerin bu sıralanışına göre, cümleler iki grupta incelenir.
1. Kurallı(Düz)
Cümle
Yüklemi sonda bulunan, yani
öğelerin Türkçe’nin kurallarına göre sıralandığı cümlelerdir.
“Buralarda eskiden çok güzel
evler vardı.”
cümlesinde “vardı” yüklemi
sonda bulunduğu için cümle kurallıdır.
Kapalıçarşı'da birkaç istikametten düdük sesleri gelmeye
başladı. Bu, her akşam üzeri çarşı bekçilerinin verdiği bir işarettir ki,
kapanma saatinin geldiğini ve dükkanını kapamaya geç kalanların acele etmesini ilân
eder. O saatte Sahaflar Çarşısı tarafındaki büyük kapıdan içeri bir göz
atmak korkunçtur.
2. Kuralsız(Devrik)
Cümle
Yüklemi sonda bulunmayan
cümlelerdir.
“Bu kitabı iki yıl önce
okumuştum ben.”
cümlesinde yüklem “okumuştum”
öğesidir. Ondan sonra “ben” öznesi geldiğinden yüklem sonda değildir. Öyleyse
cümle devriktir.
Görmüyor musun sana doğru geldiğini?
Bendim
dün gece evinizin önünden geçen.
ok insan anlayamaz eski musikimizden
Ve ondan anlamayan bir şey anlamaz bizden.
Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak.
Sakla
samanı, gelir zamanı.
Besle
kargayı, oysun gözünü.
Bazı cümlelerde ise cümlenin
temel öğesi olan yüklemin bulunmadığı görülür. Gerçi “öğe dizilişine göre”
dendiğinde sadece kurallı, devrik anlaşılır, ancak yüklemin bulunmaması da
cümlede öğe dizilişini etkiler. Yüklemin bulunmadığı cümlelere ise eksiltili cümle denir.
Eksiltili Cümle
Yüklemi bulunmayan
cümlelerdir. Yargının ne olduğu okuyucunun yorumuna bırakılır.
Örneğin;
“Karşımızda geniş ve yemyeşil
bir ova... Onun tam ortasında küçük ama çok güzel bir göl...”
cümlelerinde yüklem yoktur.
Üç noktalar yüklemin eksik olduğunu gösterir. Ancak biz cümlede “vardı,
görünüyordu, bulunuyordu” gibi bir yargının verilmek istendiğini anlıyoruz.
Öyleyse bu cümleler eksiltili cümlelerdir.
- İnsan böyle bir olayla karşılaşınca neler düşünmüyor ki
... Eksiltili cümle
- Okula dün sabah kim geldi?
- Arkadaşım. (geldi) Eksiltili cümle
C. ANLAMINA GÖRE
CÜMLELER
İşin, oluşun, hareketin, durumun, kılışın yüklemde nasıl
anlatıldığına göre cümleler çeşitlere ayrılır.
Burada işin yapılıp yapılmadığı, durumun varlığı yokluğu,
işin istenildiği ya da emredildiği, bildirildiği ya da sorulduğu önemlidir.
Cümlede anlatılan işin, oluşun, hareketin olup olmadığını
veya sözü edilenin var olup olmadığını bildiren cümlelere haber cümlesi; bir
isteği, dileği, emri, tasarıyı, şartı bildiren cümlelere de dilek cümlesi
denir.
Bunlar da olumlu ve olumsuz olmak üzere ikiye ayrılır.
1. Olumlu Cümle
Fiil cümlesinde işin, oluşun yapıldığını veya olduğunu; isim
cümlesinde ise sözü edilen kavramın bulunduğunu, var olduğunu, bahsedilen
şekilde olduğunu bildiren cümlelerdir.
Bursa bu mevsimde soğuktur.
Yarın daha erken gelmelisin.
Bu binanın yerinde şeftali bahçesi vardı.
2. Olumsuz Cümle
Fiil cümlesinde işin, oluşun yapılmadığını, yapılmayacağını
veya olmadığını; isim cümlesinde ise sözü edilen kavramın bulunmadığını, var
olmadığını, bahsedilen şekilde olmadığını bildiren cümlelerdir.
Fiil cümleleri, olumsuzluk ekiyle ve "ne.....ne"
bağlacıyla; isim cümleleri de "yok, değil" kelimeleriyle,
"ne....ne" bağlacıyla ve "-sİz" olumsuzluk ekiyle kurulur.
Yarın daha erken gelmemelisin.
Buraları daha önce hiç görmemiştim.
Ateşle oyun olmaz.
Bursa bu mevsimde soğuk değildir.
Sokakta ne araba ne de insan var.
Ankara bugün hem elektriksiz hem susuz.
Bazı cümleler yapı bakımından olumsuz olduğu hâlde anlamca
olumlu olabilir.
Çocuklarının okumasını istemiyor değildi. (İstiyordu)
Cezaya çarptırılanlar suçsuz değildiler. (Suçluydular)
Yangından korkmayan yoktur.
Beni sevindiren onun iyi haberlerini almaktan başka bir şey
değildi.
Soru eki, olumsuz çekimlenmiş bir fiille birlikte anlamca
olumlu cümle; olumlu çekimlenmiş bir fiille birlikte anlamca olumsuz cümle
yapabilir:
Senin ne kadar zorluğa katlandığını bilmez miyim? (Bilirim)
Anlattıklarına inanmaz olur muyum? (İnanırım)
Sen çağırırsında o gelmez mi? (Gelir)
Diğer cümle türleri de şunlardır ki bu cümleler ya olumlu ya
da olumsuz olacaklardır.
3. Soru Cümlesi
İçinde soru anlamı bulunan; bir konuda bilgi edinmek,
şüpheleri gidermek ve düşünceleri onaylatmak için kurulan cümlelere soru
cümlesi denir.
Cümlenin öğelerini bulmaya yönelik tüm soru kelimeleriyle
soru cümleleri yapılabilir.
Elimdekinin ne olduğunu kim söyleyecek? Özne
Babası çocuğa ne getirmiş? nesne
Ankara'ya ne zaman yerleştiniz? Zarf
tümleci
Daha sonra nereye gidecekler?
Dolaylı tümleç
Cümlelerde soru anlamı soru sıfatları, soru zarfları, soru
zamirleri, soru edatları, soru eki ve tonlama yoluyla sağlanır.
"mİ" soru ekiyle:
Soru eki sadece yüklemin değil, diğer öğelerin ve unsurların
da sorusunu hazırlar.
Son sözünüz bu mu anneciğim?
Hiç mi anlatacak bir şeyin yok?
Tarlamı bana zorla mı sattıracaksınız?
Sular mı yandı, neden tunca benziyor mermer?
Soru eki değişik anlamlar katabilir:
Beni biraz dinler misiniz? İstek,
rica
Sessiz olabilir miyiz? uyarı
Bu su da içilir mi? beğenmeme
Bütün bunları ben mi söylemişim? İnkâr,
kabullenmeme
Soru sıfatlarıyla:
Nasıl kitaplardan hoşlanırsın?
Kaç gün sonra geleceksin?
Kaçıncı sınıfta okuyor?
Ne gün geleceksin?
Soru zarflarıyla
Neden coşkun suların sesi gittikçe dindi?
Bin bir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?
Soru zamirleriyle:
Bunları sana kim anlattı?
Hangisi sizinle geldi?
Soruların kaçı cevaplandı?
Buraya nereden geldiniz?
4. Ünlem Cümlesi
Sevgi, korku, şaşma, hayret, seslenme, coşkunluk, heyecan ve
sitem ifade eden cümlelere ünlem cümlesi denir.
Ünlem cümleleri, ünlemlerle, bazı sıfatlarla, emir kipiyle,
"ki" bağlacıyla, haykırmalarla ve ses tonuyla kurulur.
Ee, yeter artık!
Ah, ne yaptım!
Hah, şimdi oldu!
Eyvah! Geç kaldım!
İmdat! Boğuluyorum!
Ne kadar güzel!
Çabuk eve git!
Çık dışarı!
Ünlem ifade eden sözler her zaman cümle hâlinde değildir:
Ey Türk Gençliği!
Hemşehrilerim!
Babacığım!
Simitçi!
5. Şart Cümlesi
İçinde şart ve koşul anlamı bulunan cümlelere şart cümlesi
denir. Şart cümlelerinin yüklemleri şart kipine göre çekimlenmiştir ve yardımcı
cümle oluşturmuştur. Yani bir cümleyi şart çekimiyle bir yardımcı cümle
yapabiliriz.
Eve geldiyse bizi beklesin.
Ankara'ya gidersen
Kızılay'dan bana kaset al.
Beni arayan Dursun ise gelmediğimi
söyleyin.
"ise", bazen istek anlamı katar; bu durumda
yardımcı cümle ve şart cümlesi olmaz:
Kar yağsa da kartopu oynasak.
Önümüzdeki iki ayı bir geçirebilsek.
D. YAPILARINA GÖRE CÜMLELER
Cümleler, bildirdikleri yargı sayısına ve öğelerin yüklemle
olan ilişkisine göre çeşitlere ayrılırlar.
Cümlede bir ya da birden fazla yargı vardır. Başka bir
deyişle birden fazla cümle bir araya gelip bir cümleymiş gibi
görünebilir.
Bir ceylan gibi ürktü. Tek yargı
Sevincinden ne yapacağını şaşırmıştı. İki yargı
Bu tür cümlelerde bazı öğeler ortak olduğu gibi öğelerin tamamı
farklı da olabilir. Bu cümleler birbirlerine bazı bağlaçlar yardımıyla
bağlanabildiği gibi anlam bakımından da bağlanabilirler.
Saatine baktı ve otobüsü kaçırdığını anladı.
Cümleler yapı bakımından çeşitlere ayrılırken içlerindeki
kelime sayısı değil yüklem, fiil veya yargı sayısı dikkate alınır
Yapı bakımından cümleler; basit, birleşik, bağlı ve sıralı
olmak üzere dörde ayrılır.
1. Basit Cümle
İçerisinde tek yargı, tek fiil, dolayısıyla isim veya fiil
cinsinden tek yüklem bulunan cümledir.
Başka bir cümleye bağlanmaz, yani bağımsız bir cümledir.
Tamamladığı ya da onu tamamlayan bir cümlecik yoktur.
Yarın akşam maç yapacaklar.
Zayıf kolları kirli tunç rengindeydi. Tekrar başını
kaldırdı. Gökle denizin birleştiği dumandan çizgiye baktı.
Sıcak yaz aylarını geçirmek için deniz kenarlarına, kırlara
tepelere kaçanlar, şimdi birer birer kışlıklarına dönüyorlar.
Bazı dil bilimcilere göre içerisinde
yüklemin dışında isim-fiil, sıfat-fiil ve zarf-fiil bulunan cümleler de basit
cümledir; bu kelimeler ve kelime grupları yargı bildirmezler.
Rüzgâr, denizin yüzünü pürüzlendirerek küçük savaşlar
yaratıyordu.
Birden köşe başından, iki karayağız atın çektiği bir fayton
peyda oldu.
2. Birleşik Cümle
Bir temel cümle ile onun anlamını tamamlayan en az bir yan
cümlecikten meydana cümlelerdir.
Temel Cümle
Bir cümlenin yüklemi temel
cümledir. Cümlenin bildirmek istediği asıl yargı da bu cümleyle verilir. Diğer
öğeler temel cümleyi açıklayan tamamlayıcı öğelerdir.
Örneğin;
“Akşama geleceğim.”
cümlesinde “geleceğim”
yüklemi temel öğe, “akşama” sözü de onun tamamlayıcı öğesidir.
Yan Cümle
Tam bir yargı bildirmeyen,
temel cümlenin bir öğesi durumunda bulunan ve kendi içinde değişik tamamlayıcı
öğeler de alabilen söz öbeğidir.
Yan cümleler
iki şekilde yapılabilir: Fiilimsilerle ve çekimli fiillerle.
Fiilimsilerle
yapılanlar:
Cümle içinde temel cümlenin
bir öğesi olan ya da bir öğenin tamamlayıcısı olan fiilimsiler yan cümlecik
yapar.
Örneğin;
“Öğretmen sınıfa girince
herkes ayağa kalktı.”
cümlesinde “ayağa kalktı”
yüklemdir. “Ne zaman ayağa kalktı?” sorusuna “Öğretmen sınıfa girince” cevabı
geliyor. Cümlede zarf tümleci olan bu öğe “girince” bağfiili üzerine kuruludur.
Görüldüğü gibi fiilimsi, bir öğe durumundadır. Öyleyse zarf tümleci bir yan
cümleciktir.
“Bana fotoğrafını gönderen
okuruma teşekkür ederim.”
cümlesinde ise “teşekkür
ederim” yüklemdir. “Kime teşekkür ederim?” sorusuna “Bana fotoğrafını gönderen
okuruma” dolaylı tümleci cevap verir. Cümlede “gönderen” sıfat-fiilini
görüyoruz. Bu söz “okur” isminin sıfatı durumundadır. Yani dolaylı tümlecin
tamamlayıcı öğesidir. Tamamladığı öğeyle birlikte yan cümle yapmış ve dolaylı
tümleç görevini üstlenmiştir.
“Karadeniz’de denize fazla
açılmak tehlikelidir.”
“Davetime gelmeyişine çok üzüldüm.”
“Onunla nerede buluşacağınızı biliyor musunuz?”
“Babasını görmeden okuluna gitmezdi.”
“Kapıyı açar açmaz karşımda onu gördüm.”
cümlelerinde altı çizili söz
öbekleri fiilimsiyle yapılan yan cümleciklerdir.
Çekimli
Fiillerle yapılanlar :
Fiilin yüklem olabilmesi için
çekimli olması gerektiğini söylemiştik. Ancak her çekimli fiil yüklem olmaz,
bazen cümlenin tamamlayıcı öğesi olur. İşte bu durumda, yani çekimli bir fiilin
bir öğe olduğu durumda, bu fiil yan cümlecik olur.
Örneğin;
“O da gelirse gideriz.”
cümlesinde “gideriz”
yüklemdir; “O da gelirse” zarf tümlecidir. Bu tümleci oluşturan “gelirse” sözü
“gelmek” fiilinin geniş zamanının şartıyla çekimlenmiştir. Görüldüğü gibi
çekimli bir fiil temel cümlenin öğesi durumundadır ve yan cümlecik
oluşturmuştur.
“O bana, ben de geleceğim,
dedi.”
cümlesinde ise “dedi”
yüklemdir; "ben de geleceğim” sözü ise nesnedir. Bu öğe aynı zamanda
“geleceğim” sözünün çekimli olmasından dolayı bir cümle özelliği de gösteriyor.
Bu yüzden nesne görevindeki bu cümle, bir yan cümlecik oluşturmuştur.
Yani yapısında birden fazla cümle bulunduran cümlelerdir.
Temel cümleyle yan cümlenin bir araya geliş şekillerine göre
birleşik cümleler çeşitlere ayrılır.
a. Girişik Birleşik Cümle
Bu tür cümlelerde yan cümlecik temel cümleciğin herhangi bir
öğesi olabildiği gibi, bir öğenin parçası da olabilir.
Girişik birleşik cümleler, fiilimsilerle ve çekimli
fiillerle kurulur.
Havaların ısınması / tatil düşkünlerini sevindirdi. Özne
Çadırları çalanlar / bulunamadı. Sözde özne
Evlerin ne zaman biteceğini / bilmiyoruz. Nesne
Yarın / bir tanıdığa / gideceğiz. Dolaylı tüml.
Babasını karşısında görünce / çok sevindi. Zarf tüml.
Havalar soğuduğundan / artık dışarı çıkmıyor. Edat tüml.
Ellerim takılırken / rüzgarların saçına
Asıldı arabamız bir dağın yamacına,
b. İç İçe Birleşik Cümle
Bir temel cümleyle, herhangi bir sebeple onun içinde
kullanılan bir yardımcı cümleden oluşan cümlelerdir.
Yardımcı cümle de temel cümle gibi bağımsız bir cümle
yapısındadır.
Asıl yargı sonda bulunur.
Yardımcı cümle nesne olarak kullanılabilir. Alıntı
hâlindedir.
Adam, / “Kartınız geçerli değil.” / demez mi?
Şark için “Ölümün sırrına sahiptir.” derler.
Yardımcı cümlenin yüklemi “de, zannet-, san-, bil- gör-,
görün-, farzet-, düşü-“ fiillerinin çekimli şekli olabilir.
“Seni göremedim diye bu bahar
İçimde bin türlü duygunun isyanı var.”
Yaşamak zevki nedir bilmez ölümden korkan
“Savaşı önce kendime karşı kazanmalıyım.” diye düşündü.
Yardımcı cümle ana cümle içinde bir isim tamlamasının
tamlayanı olarak bulunabilir.
Iraklardan bir dondurmacının “Vişnelim var, kaymaklım”
nidası titreyerek dağılıyordu.
Artık “Ev alma komşu al.” atasözünün hükmünün kalmadığına
inanıyorum.
Yardımcı cümle edat grubu olabilir.
Gönül Anadolu’da Yunus Emre’nin “Taştın yine deli gönül /
Sular gibi çağlar mısın” gibi mısralarıyla şahlanır.
c. Şartlı Birleşik Cümle
Bir temel cümle ve onun şartı olan bir cümleden oluşan
birleşik cümlelerdir.
Şart cümlesi tek başına yargı bildirmez; ana cümleyi zaman,
şart, sebep ve benzetme yönlerinden tamamlar. Onun zarfı olarak kullanılır.
Hava güzel olursa / yarın pikniğe gideriz.
Çanakkale’yi de gezerdik, / vaktimiz olsaydı.
Cihanın yurdu hep çiğnense, çiğnenmez senin yurdun.
“Havaya bakarsam hava alırım
Toprağa bakarsam dua alırım
Topraktan ayrılsam nerde kalırım
Benim sadık yarim kara topraktır.”
Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Bazı kalıplaşmış şart cümleleri özne veya nesne de olabilir.
İstek bildiren şart eki bağımsız cümle kurar. Ancak istek
ifadesinde de yargının kuvvetli olmadığı sezilmektedir.
Bir gün çıkıp gelsen, vursan kapıma
Atılsan boynuma kollarını açarak
Otursan dizlerime yaramaz bakışlarla
Konuşsan yine öyle yarım yamalak. (YBB)
d. İlgi Cümlesi (Ki’li birleşik)
Çekimlenmiş bir fiilden
oluşan yan cümleciğin, temel cümleye “ki” bağlacıyla bağlandığı cümlelerdir.
Temel cümle çoğu zaman “ki” den önceki öğedir.
“Anladım ki o da beni
seviyormuş.”
cümlesinde “anladım”
yüklemdir. “Neyi anladım?” diye sorarsak “o da beni seviyormuş” sözü gelir; bu
nesnedir. Aslında bir cümle olabilen söz öbeği nesne görevinde kullanıldığı
için yan cümlecik oluşturmuştur. Yükleme “ki” bağlacıyla bağlandığı için cümle
ilgi bileşik cümlesidir.
Kızıl havaları seyret ki
akşam olmakta.
3. Sıralı Cümleler
Bağımsız cümlelerin, aralarındaki anlam ilgisinden dolayı
virgülle veya noktalı virgülle birbiri ardına sıralanmasıyla oluşan cümleler
topluluğudur.
En az iki cümleden oluşur.
“Yağız atlar kişnedi, / meşin kırbaç şakladı, /
Bir dakika araba yerinde durakladı.
Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar, /
Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar...”
“Gök sarı, / toprak sarı, / çıplak ağaçlar sarı...
Arkada zincirlenen yüksek Toros dağları,”
“Başını kaldırarak boşluğu dinliyordu, /
Gökler bulutlanıyor, / rüzgar serinliyordu.”
Sarı çiçeğin saçları yolunmuş, kana bulanmıştı.
Bu, asırlardan beri böyle olagelmişti, asırlarca da böyle
dürüp gidecekti.
Sıralı cümlelerin bütün öğeleri ayrı olabildiği gibi
bazıları ortak da olabilir.
Otobüs her zamanki gibi yine geç geldi; / biz de derse geç
kaldık.
Mart kapıdan baktırır; kazma kürek yaktırır. Özne ortak.
Mallarımızı önce çaldılar, sonra geri bize sattılar. Özne ve
nesne ortak.
Merdivenleri kardeşin yıkasın, sen de sil. Nesne ortak.
İnatçı adama dil döküyor, sürekli yalvarıyordu. Özne ve
dolaylı tüml.
4. Bağlı Cümle
Aralarındaki ilgiden dolayı birbirlerine bir bağlaçla
bağlanan cümlelerdir.
Bağlaçlar cümle öğesi değildir.
“ve, veya, ya da, da, fakat, ama, lâkin, hâlbuki, ne.....ne,
meğer...” edatlarıyla birbirine bağlanan bağımsız cümleler topluluğudur.
Hava bulutlu ve durduğumuz tepe rüzgârlı idi.
Çocukluk günlerini hatırladı ve gözlerinde iki damla yaş
belirdi.
Okumayı bilmiyor veya numara yapıyor.
“Ne doğan güne hükmim geçer
Ne hâlden anlayan bulunur.”
Bu ev güzel, temiz, her şeyi yerinde bir ev; / ama / Şinasi
Bey'in istediği ev değil.
"Yatsam, acaba uyuyabilir miyim?" diye düşündü,
yatıp da uyuyamamaktan korktu; / ama / korktuğu başına gelmedi. Sabaha kadar
yattı, hem de uyudu.
Burnu biraz basıkça, / fakat / gözleri derin ve güzel; alnı
küçük ve dar, / fakat / saçları altından bir duman gibi yumuşak ve seyyal; dişleri
biraz eğri, / fakat / dudakları çilek gibi küçük, toplu ve yuvarlak... Güzel
değilse bile çirkin hiç değil.
Onun bu sözlerinin samimî olduğuna hiç şüphe etmediler / ve
/ bir çocuk ruhu kadar temiz ruhundan gelen nutuklarını sessizce dinlediler.
Dün resim yapmadı / da / maça gitti.
Gönlümle oturdum da hüzünlendim o yerde.
]Bağlı cümlelerin bir kısmında yüklemin kipi ve şahsı aynı,
bir kısmında farklıdır.
Hava bulutlu ve durduğumuz tepe rüzgârlı idi.
Ayakkabılarını ayağına geçirdi ve kendini sokağa attı.
İstediğiniz evrakları getireceğim, fakat okuyabileceğinizi
sanmıyorum.
Ben saatinde gelmiştim, ama o henüz ortalıkta yoktu.
Unsurların biri veya birkaçı ortak olan bağlı cümleler de
vardır.
Ya okumayı bilmiyor ya numara yapıyor.
Bir cümle, yapı bakımından basit, birleşik, bağlı, sıralı
cümlelerden ancak birine dahil olabilir. Birleşik, bağlı ve sıralı cümleleri
oluşturan cümleler de ayrı ayrı basit, birleşik, sıralı veya bağlı olabilir.
Gündüzleri onların sesleriyle o kadar dolmuş olurdum / ki / rüyamda
yahut uykumun içinde hâlâ bunları duyardım ve hep bunları tefsir etmek
isterdim.
Çeşidi: “ki”li bağlı cümle
Yardımcı cümle: basit:
Gündüzleri onların sesleriyle o kadar dolmuş olurdum
Ana cümle: bağlı:
rüyamda yahut uykumun içinde hâlâ bunları duyardım / ve /
hep bunları tefsir etmek isterdim.
Ana cümleyi oluşturan cümlelerin her biri: basit:
rüyamda yahut uykumun içinde hâlâ bunları duyardım
hep bunları tefsir etmek isterdim.
Örnekler
Öğle yemeğinden sonra sinirlerim uyuştu, ufak bir uyku
kestireyim diye kompartımanda uzandım.
Tüllenen mağribi akşamları sarsam yarana
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana