Tanzimat Devri Türk
Edebiyatı
Tanzimat Fermanı ile beraber edebiyatta da batıya yönelme başlar. Tanzimat
dönemi edebiyatının kesin olmamakla birlikte başlangıç tarihi olarak 1860
gösterilebilir. Bu tarih, Tercüman-ı Ahval’in yayımlanmaya başlayış
tarihidir.
Bu dönemde batı edebiyatlarından birçok yeni tür ve şekiller alınmış;
önceleri çevirme, sonraları taklit ve telif etmek suretinde bu türlerde
eserler verilmiştir.
Tanzimat Edebiyatının temsilcilerinin amacı batı örneğine göre bir
edebiyat yaratmak ve batı hayatını tanıtmak olduğu için, sanatçıların
hepsi edebiyat türlerinin romandan şiire kadar en az bir kaçı ile örnekler
yazmışlardır. Bu dönemde telif eserler yanında çok sayıda tercüme ve
adapte eser de Türk Edebiyatına dahil edilmiştir.
Bu dönemde yapılan yenilikler ve alınan türler şunlardır.
Gazete
Bir yayın organı olarak 1831’de çıkmaya başlayan Takvim-i Vakayi, resmî
bir gazete idi. Daha sonra yarı resmî olarak 1840’ta İngiliz Churchill
tarafından Ceride-i Havadis çıkarıldı.
İlk edebî ve özel gazete ise 1860 yılında Şinasî ve Âgâh Efendiler
tarafından çıkarılan Tercüman-ı Ahvaldir.
Daha sonra Şinasî, 1862’de Tasvir-i Efkâr’ı çıkarmaya başlar. Bunların
dışında Muhbir (1866), Hürriyet (1867), Basiret (1869), İbret (1871),
Devir (1872), Bedir (1872) gazeteleri çıkar.
Hikâye ve Roman
Türk edebiyatı romanla ilk defa 1859’da karşilaşir. Yusuf Kâmil Paşa
Fenolen’in Telemak (Telemaque) adlı romanını tercüme eder. İlk yerli roman
Şemsettin Sami’nin Taşşuk-i Talât ve Fitnat (1872)’ıdır. İlk hikâye Ahmet
Mithat Efendi’nin Letaif-i Rivayet’idir.
Tiyatro
İlk tiyatro Şinasi’nin Şair Evlenmesi adli, iki perdelik, komedi türündeki
eseridir. Eserde görücü usulü ile yapilan evliliklere gönderme yapılır.
Şiir
Tanzimat döneminde en önemli yenilik şiirde görülür. Şekil olarak divan
şiirine bagli kalinmiş, fakat konu bakimindan hem eski terk edilmiş hem de
oldukça yeni ve çeşitli konular işlenmiştir. Aruz ölçüsünün yaninda az da
olsa hece kullanılmıştır.
Gazel, kaside, terkib-i bent gibi şekiller kullanilarak hak. Adaler,
kanun, medeniyet, eşitlik hürriyet kavramlari işlenmiştir.
Tanzimat yazar ve şairleri hem yaşadıkları dönem hem de -daha önemlisi-
edebiyata bakış açıları ve işledikleri konular bakımından iki gruba
ayrılır:
a. Birinci Dönem (1860-1876 arası)
1860-1876 yillari arasinda Tanzimat edebiyatinin birinci dönem
temsilcileri Şinasi, Ziya Paşa, Namik Kemal, Ahmet Mithat Efendi,
Şemsettin Sami ve Ahmet Vefik Paşa'dir.
Bu dönemde sanat toplum içindir görüşü benimsenmiştir. Bu sebeple şiirde
söyleyişe değil fikire önem verilmiştir.
Dilde sadeleşme fikri savunulmuş ama uygulanamamiştir. Hece vezni ve halk
edebiyati da savunulmuş ama sözde kalmiştir. Divan edebiyatina tümden
karşi çikilmiş ve agir bir dille eleştirilmiştir. Fransiz edebiyati örnek
alinarak romantizmden etkilenilmiştir.
Roman, tiyatro, makale gibi batidan alinan türler ilk defa bu dönemde
kullanilmiştir.
Noktalama işaretleri de ilk defa bu dönemde kullanilmiştir. Kölelik ve
cariyelik, romanlarda sikça işlenmiştir. Romanlar teknik bakimdan oldukça
zayiftir. Yer yer olaylarin akişi kesilerek okuyucuya bilgiler
verilmiştir, uzun uzun tasvirler yapilmiş, tesadüflere sikça yer
verilmiştir.
Edebiyatçilar edebiyatin yaninda devlet işleriyle, siyasetle de bilfiil
ilgilenmişlerdir.
Dönemin Edebiyatçıları
Şinasi (1826-1871): Türk edebiyatinda
yeniliklerin öncüsüdür. 1860’ta Tercüman-ı Ahval’i (ilk özel gazete),
1862’de Tasvir-i Efkâr’ı çıkardı. İlk makaleyi (Tercüman-ı Ahval
mukaddimesi), ilk piyesi (Şair Evlenmesi) o yazdı. Noktalama işaretlerini
de ilk defa o kullandı.
La Fontaine’den
fabllar tercüme etti. Lamartin’den de manzum çevirileri vardır. İlk şiir
çevirilerini de o yaptı. Nesirlerinde dili sade; şiirlerine ise ağırdır.
Tanzimat Fermanı’nı ilân eden Mustafa Reşit Paşa için yazdığı iki kasidesi
ünlüdür. Bu kasidelerdeki övgüleri divan şiirindekinden daha abartılıdır.
O, başarılı bir şair ve yazar olmamasına rağmen batı edebiyatından alınan
yeni türlerle edebiyatımızın batılılaşmasında en çok onun emeği vardır.
Eserleri: Şair Evlenmesi (Piyes; edebiyatımızdaki ilk tiyatro eseri),
Müntehabat-ı Eşar (Şiir), Divan-ı Şinasi (Şiir), Durub-ı Emsal-i Osmaniye
(ilk ata sözleri kitabı), Tercüme-i Manzume (çeviri şiirler)
Ziya Paşa (1829-1880): Doğu kültürüyle
yetişmiş, sonradan batı edebiyatına yönelmiştir. Fikren yenilikçi olmasına
rağmen eserlerinde eskiyi, divan şiiri geleneğini devam ettirmiş, gazel ve
kasideler yazmıştır. En meşhur terkib-i bent ve terci-i bent şairimizdir.
Harabat adlı bir divan şiiri antolojisi vardır. Daha önce “Şiir ve Inşa”da
divan şiirinin bizim şiirimiz olmadigini, asil şiirimizin halk şiiri
oldugunu söyleyen şair, eski şiir gelenegini sürdürmüş, Harabat’ta âşik
şiirini eleştirmiştir. Bunun yaninda sade dilden yanadir, ama kendisi agir
bir dil kullanir. Bu onun içinde bulundugu bir ikilemdir. Hem eskiyi
eleştirmekte hem de gelenegi devam ettirmektedir.
Eserleri: Harabat: Divan Şiiri antolojisi, Külliyat-i Ziya Paşa/Eş’ar-ı
Ziya: Divan şiiri tarzındaki şiirleri (gazel, kaside ve şarkılar), Terkib-i
Bent, Terci-i Bent: Bugün dahi dillerden düşmeyen beyitleri vardır.
Zafername: Hiciv türünde bir kasidedir. Âlî Paşa’yı yermek için yazmıştır.
Rüya: Mensur, Defter-i Âmal: Hatıraları.
Namık Kemal (1840-1888): Tanzimat
edebiyatının en hareketli ve heyecanlı ismidir. Vatan şairi olarak
tanınır. Şiirlerinden çok nesirleri ile tanınır. Edebiyatta hürriyet
kavramını ilk kullanan şairdir. Şiirlerinde “hürriyet, vatan, kanun, hak,
adalet” kavramlarını işlemiştir. Hürriyet Kasidesi, Vatan Şarkısı ve Vatan
Mersiyesi bu konuları içerir.
Namık Kemal de eski kültürle yetişmiş, divan şiiri eğitimi almış,
gazeller, kasideler yazmıştır. Fakat o da sonradan divan edebiyatını
eleştirmiştir. Ziya Paşa’nın Harabat’ına karşı Tahrib-i Harabat’ı yazarak
eskiye olan tepkisini ortaya koymuştur. Şinasi’nin kurduğu Tasvir-i
Efkâr’ı, Şinasi Paris’e kaçınca Namık Kemal çıkarmaya başladı. Daha sonra
kendisi de Ziya Paşa ile Paris’e kaçarak orada Hürriyet gazetesini
çıkardı. İstanbul'a döndükten sonra İbret gazetesini çıkardı. Eserlerinde
romantizmin etkisi görülür. Tiyatroyu faydalı bir eğlence olarak
görmüştür.
Eserleri: İntibah: İlk edebî roman. Cezmi: İlk tarihî roman. Tahrib-i
Harabat, Takip: İlk edebî eleştiri. Ziya Paşa’nın Harabat’ını eleştirmek
için yazmıştır. Renan Müdafaanamesi: İlk eleştiri. Vatan Yahut Silistre:
oyun Celâlettin Harzemşah: oyun. Gülnihal: oyun. Onun en başarılı tiyatro
eseridir. Âkif Bey: oyun Zavallı Çocuk: oyun Kara Belâ: oyun, Osmanlı
Tarihi, Kanije Muhasarası, İslâm Tarihi: tarih
Ahmet Mithat Efendi (1844-1912):
Edebiyat, tarih, coğrafya, ziraat, iktisat alanlarında eserler vermiştir.
Edebiyat yapmak için değil, okuma zevki aşılamak ve halkı eğitmek
gayesiyle yazmıştır.
En velût yazarımız odur. Yazı makinesi olarak bilinir. Asıl ilgi alanları,
gazetecilik, romancılık ve hikâyeciliktir. Otuz altısı roman olmak üzere
iki yüze yakın eseri vardır. Romanları tür bakımından çeşitlilik gösterir:
macera, aşk, polisiye, tarih... Dili sadedir, çünkü eser vermekteki amacı
halkı eğitmektir. Hatta romanlarında olayın akışını keserek okuyucuya
bilgiler de vermiştir.
Eserleri: Romanları: Hasan Mellâh, Hüseyin Fellâh, Felâtun Bey’le
Rakım Efendi, Paris’te Bir Türk, Yeniçeriler...
Çıkardığı gazeteler: Bedir, Devir, Tercüman-ı Hakikat
Hikâyeleri: Letaif-i Rivayet
Şemsettin Sami (1850-1904): Dil
alanındaki eserleri ile tanınır. Kamus-ı Türkî adlı sözlüğü edebiyat ve
dil alanında en önemli eserlerdendir. Kamus-ı Arabî ve Kamus-ı Fransevî:
Diğer sözcükleri Kamusul-a’lâm: Ansiklopedik sözlük
Sefiller: Hugo’dan çeviri.
Robenson Cruose: çeviri roman
Ahmet Vefik Paşa (1823-1891):
Milliyetçilik ve Türkçülük akiminin en önemli isimlerindendir. Tiyatro
uyarlamalari ve çevirileri vardir. Bursa’da bir tiyatro yaptırmış, burada
tercüme ettiği eserleri sahnelettirmiş, halkı tiyatroya gitme konusunda
yönlendirmiştir.
Moliere’in hemen hemen bütün eserlerini çevirmiştir. Tarih ve dil alaninda
da eserleri vardir. Ebulgazi Bahadir Han’ın Şecere-i Türk’ünü Çağataycadan
çevirmiştir.
Lehçe-i Osmanî: sözlük
Atalar Sözü: ata sözleri mecmuası
Hikmet-i Tarih ve Fezleke-i Tarih-i Osmanî adlı, tarihle ilgili eserleri
de vardır.
b. İkinci Dönem (1876-1896 arası)
1876-1896 yılları arasında ikinci dönemin tanınmış temsilcileri Recaizade
Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit Tarhan, Sami Paşazade Sezai ve Nabizade
Nazım'dır. İkinci dönem edebiyatçıların sanat anlayışları birincilerden
farklıdır. İkinci dönemde sanat sanat içindir anlayışıyla eserler
verilmiştir. Bunun sebebi bu devirde idarenin daha baskıcı davranmasıdır.
Bu dönemde batı edebiyatı örnekleri daha başarılı bir şekilde ortaya
konmuştur. Dönemin sanatçıları devlet işleriyle, siyasetle, toplum
meseleleriyle değil sadece sanatla ilgilenmişlerdir. Birinci dönem
sanatçılarının toplumsal sorunlarla ilgilenmelerine karşın bu dönem
sanatçıları kişisel konu ve temaları işlemişlerdir. Bu yüzden dilleri daha
ağırdır. Dönemin romanlarında realizmin, şiirinde ise romantizmin etkisi
vardır.
Dönemin Edebiyatçıları
Recaizade Mahmut Ekrem (1847-1914): Şiir, roman, hikâye,
tiyatro, eleştiri, edebî bilgiler türlerinde eserler vermiştir.
Şiirlerinde hüznü ve elemi işlemiştir. Ölümü hatırlatan tabiat
manzaraları, hüzünlü duygular, romantik güzellikler, solgun güller, kitap
yaprakları arasında kurutulmuş çiçekler, küçük kuşlar onun şiirlerinin
konuları arasındadır. Oğlu Nejad’ın ölümü; işli, üzüntülü şiirler
yazmasında etkili olmuştur. Edebiyatta yenileşmeden yanadır. Muallim Naci
ile aralarında bu konularda tartışmalar olmuştur.
Eserleri
Nağme-i Seher: Şiir
Yadigâr-ı Şebab: Şiir
Pejmürde: Şiir
Zemzeme: Şiir. Önsüzünde edebiyat hakkındaki düşünceleri ve edebî
eleştirileri vardır. (Bu esere Muallim Naci “Demdeme” ile karşilik
vermiştir.)
Muhsin Bey: Hikâye
Şemsa: Hikâye
Araba Sevdasi: Roman. Realizmin etkisiyle yazilmiştir ve bati hayranligi
yolunda düşülen garip durumlari eleştirir.
Çok Bilen Çik Yanilir: Komedi
Afife Anjelik: Tiyatro
Vuslat: Tiyatro
Atala: Tiyatro
Talim-i Edebiyat: Edebî bilgiler içerir.
Samipaşazade Sezai (1860-1936)
Batili tarzda hikâyeleri ve bir romani vardir.
Sergüzeşt adli romani realizme dogru atilmiş bir adimdir.
Küçük Şeyler adli hikâye kitabi Fransiz realistlerinin sanat anlayişlarina
uygundur.
Rumuzul-edeb, bazi makale, hikâye ve sohbetlerini içerir.
Romantik özellikler taşiyan şiirler de yazmiştir.
Şiir isimli bir de piyesi vardir.
“İclâl”de, yeğeni İclâl’in ölümü üzerine yazdığı mersiye, bazı nesirleri
ve
hatıraları vardır.
Abdülhak Hâmit Tarhan (1852-1937):
Edebiyatta batılılaşmanın asıl ihtilâlcisidir. Şair-i Azam olarak bilinir.
Kurallara uymayan, batı şiirinde gördüğü her yeniliği Türk şiirine
uygulayan, divan şiirini bitiren o olmuştur. Doğu ve batı şiirini
işlendikleri yerlere giderek öğrenmiştir. Sanatında romantik etkiler
vardır. Zengin bir lirizm bulunan şiirlerinde vezne, kafiyeye, söze, dile
pek önem vermemiştir. Taşkınlık ve yücelik, söyleyişteki tezat onun
şiirinin önemli özellikleridir. Şiirlerinde ve tiyatrolarında tarihî
konular önemli bir yer tutar. Soyut kavramlar, hayat, tabiat, ölüm, insan,
onun işlediği konulardır.
Şiirleri: Sahra, Belde, Makber, Ölü, Bunlar O’dur, Hacle, Bâlâdan Bir Ses,
Garam...
Yirmiye yakın tiyatrosu vardır. Sahnelenmesi imkânsız tiyatro eserleri
yazmıştır. Bu eserlerde insanların yanında ölüler, ruhlar, hayaletler,
periler de rol alır. Tiyatroda egzotik, tarihî, millî ve dinî konuları
işlemiştir. Bazı oyunlarında Shakespeare’in tesiri görülür. Hepsi de
dramdır ve bazıları mensur bazıları da manzumdur.
İlk tiyatro eseri Macera-yı Aşk’tır. Tarık, Finten, Eşber, Nesteren,
Sardanapal, İlhan, Hakan, Liberte önemli tiyatro eserleridir.
Nabizade Nazım (1862-1893):
Romanlarıyla ve hikâyeleriyle realizmin ve natüralizmin temsilcisidir.
Karabibik, edebiyatımızda Anadolu konulu ilk hikâyedir. Köy romanı olarak
bilinir. Köy hayatı tam bir realizmle yansıtılmıştır. Zehra, ilk
psikolojik roman örneğidir. Eserde tasvir ve tahliller geniş yer tutar.
Diğer hikâyeleri: Yadigârlarım, Bir Hatıra, Sevda, Haspa
Muallim Naci (1850-1893)
Eski şiirin savunucusu ve temsilcisidir. Eski-yeni konusunda Recaizade ile
aralarında tartışmalar olmuştur. Naci göze hitap eden kafiyeyi savunurken,
Recaizade kulağa hitap eden kafiyeyi savunmuştur. Tartışma konusu, “abes”
ve “muktebes” kelimelerinin -eski yazıda- kafiyeli olup olmadıklarıdır.
Batılı şiiri benimsememesine rağmen bu alanda başarılı şiirler yazmıştır.
Şiir kitapları: Ateşpare, Şerare, Füruzan, Sünbüle
Edebî eseri: Istılahat-ı Edebiye
Sözlüğü: Lûgat-ı Naci
Ara Nesil
(1880-1896)
Tanzimat edebiyatının ikinci kısmı ile Servet-i Fünun arasında kalan
dönem. Bu nesil Servet-i Fünun’un hazırlayıcısıdır. En çok Recaizade
Mahmut Ekrem’in ve Muallim Naci’nin etkisinde kalmışlardır. Bu dönemde
eski-yeni tartışmaları yaşandı (Ekrem-Naci). Natüralizm bu dönemde
edebiyatımıza girdi ve tartışıldı (Natüralizmi Beşir Fuat savundu).
Serbest müstezat ve sone kullanıldı. Cümlelerin bir tek dizede bitmesi
anlayışı terk edildi. Yeni terkipler ve kelimeler bulundu. Kafiyesiz
şiirler de yazıldı. Kulak için kafiye denendi.
Dönemin Sanatçıları
Abdülhalim Memduh, Ali Ferruh, Ali Kemal, Ali Nusret, Andelib Mehmet Faik
Esad, Beşir Fuad, Fatma Aliye, Fazlı Necib, İsmail Safa, İsmet Bey, Mehmed
Celâl, Menemenlizade Mehmed Tahir, Nabizade Nazım.
Bu dönemde elliye yakın çıkan mecmuadan birkaçı:
Bahçe, Şark, Hazine-i Evrak, Mecmua-i Âşâr-ı Edebiye, Mecmua-i Ebuzziya,
Hafta, Âfak, Güneş, Berk, Gayret, Risale-i Hafi, Nokta, Servet-i Fünun
(1928’den sonra Uyanış adıyla), Mekteb, Hazine-i Fünun Malûmat, Resimli
Gazete...
Tanzimat
edebiyatı ek bilgi
Tanzimat
edebiyatı test soruları
KAYNAK: http://turkceyasam.blogcu.com/3743549/ |