Modern yaşamda gözetleme ve Orwell'in distopyası "1984

 
Ana Sayfa
Flash Şiir
Dokümanlar
Programlar
Resim Şiir
Türkçe
Okul Öncesi
Edebiyat
Power Point
 Son Dakika

 

  Ziyaretçi Defteri

    YAZ    OKU

   Giriş Sayfası Yap

 ANKET

  Niçin kitap 

  okumuyorsunuz?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

   Eski dönemlerde, kalelerden gerçekleştirilebilen gözetim şekli, modern yaşamda özgür olduğu düşünülen insan için farklı bir şekilde işlemektedir. İktidarın gücü teknoloji ile birleşmiş, bu da farklı sonuçlar doğurmuştur. Foucault'ya göre, özgürlüğü keşfeden Aydınlanma Çağı, disiplinleri de keşfetmiş ve modern toplum bir anlamda "gözetim" ve "disiplin"in egemen olduğu bir toplum haline gelmiştir.

   Gözetim, iktidarın birey üzerinden bilgi sağlamasının bir yoludur. Bu bilgi, bireylerin gözlenmesinden sınıflandırılmasından, kaydedilmelerinden ve davranışlarının karşılaştırmalarının analizinden doğan bir bilgidir. Foucault modern dönemde de panoptizmin egemen olduğu bir toplumda yaşadığımızı söyler. Foucault'nun o dönemden gördüğü gözetimin boyutu, günümüzde çok farklı boyutlara ulaşmıştır. (Gözlem mekanizmaları sayesinde, iktidarlar insanların tutumları üzerinde daha etkin olmaktadır.) Böylece iktidar kendini her yerde mevcut ve görünür hale getirmektedir. Daha yeni gözetim teknikleri icat edip, insanlar üzerindeki etkisini daha çok hissettirmektedir. Bölümlere ayırmakta, hareketsiz kılmakta ve çer-çevelemektedir...

  Gözetim başlı başına bir iktidar kaynağıdır. George Orwell'in Bindo-kuzyüzsekendört adlı kitabı tüm faaliyetlerin izlendiği kara bir ütopyadır. Orwell burada yurttaşlarının gündelik hayatlarının en küçük ayrıntılarına müdahale eden dev bürokratik aygıt olan düşünce polisini ve her yere uzanan televizyon ekranında "Big Brother" figürünü kullanan bir devleti anlatmıştır. Orwell'in ortaya attığı "Big Brother" (Büyük Birader) mecazı günümüzde birçok şekilde geçerliliğini korumaktadır. Orwell'in ütopyası Foucault'nun panoptikon ile ilgili düşüncelerinin popüler kültürdeki karşılığı olarak da adlandırılabilir.

   BÜYÜK BİRADER GÜCÜ
  
1984, Okyanusya adlı bir yerde geçer. Okyanusya yurttaşları, gündelik hayatlarının en ufak ayrıntısını bile dev bir bürokratik aygıta teslim etmişlerdir. 'Düşünce Polisi' her yerdedir. Televizyon ekranı Okyanusya'nın sakinlerini kuşatır, yönlendirir, onların gündelik yaşayışlarına müdahale eder. Her ne kadar 'Bin dokuz yüz seksen dört'ün mekanizması, günümüz gözetim teknolojileri yanında geri kalmış gibi gözükse de, gözetim toplumuna yaklaşımı bakımından günümüzde de önemini ve geçerliliğini korumaktadır.

  Romanda Big Brother üzerine kurulmuş bir ütopya mevcuttur. Orwell'in Okyanusya üzerine yerleştirdiği 'Büyük Göz', bir başka deyişle 'Büyük Birader' algılanamaz bir özelliğe sahiptir. Big Brother herkesi gözetle-yebilmekte ve yarattığı yaşam ortamıyla da insanların davranışlarına ve zihinlerine yön verebilmektedir. İnsanları istediklerine inandırabilmek-te, istemediği şeyleri gözlerinden ka-çırabilmektedir. Bu doğrultuda geçmiş değiştirilebilmekte, gelecek yara-tılabilmektedir. Toplum sınıflara ayrılmıştır. Mülkiyet sadece tek bir sınıfın elinde toplanmıştır. Romanın kahramanı Winston Smith, Okyanusya'nın, sadece kendi aklını kullanmaya çalışan bir vatandaşıdır. İçinde bulunduğu düzene karşıdır. Winston henüz insancıl değerlerini yitirmemiş olanlardandır. Karşılaştığı Julia'ya aşık olur ve gizli bir aşk yaşamaya başlarlar. Daha sonra ise kendileri gibi sisteme karşı olduğunu düşündüklerini O'Brien'la yolları kesişir ve kendilerini sisteme karşı bir örgütün içinde bulurlar. Fakat sonunda her ikisi de Big Brother'in gözünden kaçamayacak ve sistem içinde eritilecek-lerdir. Çünkü bu sistem bedenlerinin yanında bilinçlerini de kontrol altına alabilmektedir. Gözetim devleti tarafından Winston ve Julia'nın kişilikleri, benlikleri parçalanır. Bellekleri ve anıları kontrol altına alınır. Çünkü dilin kısırlaştırılarak dönüştüğü, anlatım gücünün kaybedildiği, insanların ne söylemek istediklerini bile anımsaya-madıkları Okyanusya'da, insanların ruhunu, yalnızlığını ve santimetresine kadar özel alanını işgal etmiş, kendi başına iktidar olan bir gözetim söz konusudur.

  DENETİM HER YERDE
 
Gözlenenler, ne zaman, tam olarak kim tarafından gözlendiklerini bilmedikleri için, gözetimin bağımlı birer nesnesi haline gelirler. 'Büyük Göz' her zaman bizi izlemektedir ve artık gizli olan hiçbir şey kalmayacaktır. Elektronik teknolojilere ve özellikle gözetim sistemlerine baktığımızda, 'Büyük Birader'e ve 'Panopticon Ha-pishane'ye göndermeler yapmak yersiz bir çaba değildir. Bilişim teknolojisinin kullanılması, gözetime çok daha derin ve geniş bir alan sağlamıştır. Gündelik hayat, çok dar alanlarda bile, birbirleriyle rahatlıkla ilişki kurabilen bilgisayar ağlarıyla örülmüş durumdadır. Fabrikalarda ya da işyerlerinde kontrolü sağlamak amacıyla kurulan gözetim sistemleri, özel alanlara çoktan sızmıştır. Gözleyen göz adeta her yerdedir.Yani artık, gözetimin dolayımı kağıt dosyalardan ve doğrudan gözlemden, bilgileri elektronik olarak eleyebilen, gözden geçiren ve denetleyebilen bilgisayar dosyalarına dönüşmüştür.

Gözetim, modemitenin temel özelliğidir. Geleneksel ve feodal toplumların olgunlaşmamış uygulamaları, modern çağda büyük ölçüde yo-ğunlaştırılıp, sistematikleştirilmiştir. Gündelik hayattaki birçok normal alışkanlığımız, şeffaflaştırılmıştır. İnsanlar her şeye rağmen modern yaşamda kendi bireysel varoluşlarını, özgürlüklerini koruma çabası içindedir. Bu çabada ne kadar başarılı oldukları tartışılır. Çünkü İstiklal Cad-desi'nde bile ağaçlar insanların daha net izlenebilmesi için kesilirken birey tek başına bu modern yaşamın öznesi haline gelememektedir. Onu denetleyen, gözetleyen, yönlendiren bir şeyler hep var olacaktır..

 JANET BARIŞ /

http://www.birgun.net/bolum-95/haber-17967.html

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
 

Ana Sayfa Flash Şiir |  Dokümanlar |   Programlar  |  Resim Şiir  |  Türkçe

Free Web Hosting