Millî Edebiyat
Akımı
Modern Türk Edebiyatını yaratma amacıyla kurulan Tanzimat, Servet-i Fünun
ve Fecr-i Âtî toplulukları büyük hamleler yapmakla beraber ruhta büyük
ölçüde Fransız sanatına bağlı, dil ve üslûpta Osmanlıcayı sürdüren, millî
kimlik ve kişiliğe ulaşamamış bir edebiyat vücuda getirmişlerdir.
Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılışı sırasında, Türk aydınlarının büyük bir
bölümü, ümmete bağlı Osmanlıcılığın terk edilerek milliyetçiliğin
benimsenmesinin, memleketin geleceği için gerekli olduğuna inanıyorlardı.
Bu inanç sonucunda Türkçülük ve Milliyetçilik akımları doğmuş, her sahada
millî kimlik arayışları başlamıştır.
Türk dili, Türk vezni, Türk zevki ve kültürü ile millî konuları, millî
ülküleri işleyen Türk edebiyatı ihtiyacı ve özlemi sonucunda 1911-1923
yılları arasında Millî Edebiyat akımı var olmuştur. Türk milletine mensup
olma şuuru, tarih içinde devamlılık düşüncesi, olduğu gibi kalarak
batılılaşma inancı, 1911-1923 yılları arasındaki akımın temelleridir. Bu
dönemin bariz özelliği, Türk romantizminin edebî tezahürlerini
göstermesidir.
Cumhuriyet’in kuruluşunu hazirlayan milliyetçilik ideolojisi içinde dogan
Milli Edebiyat akimi Cumhuriyet’in ilk yıllarında en olgun eserlerini
verdi. Cumhuriyet rejimi ve bu devirde meydana getirilen sosyal ve
iktisadî müesseseler üstünde başlarında büyük Türk sosyoloğu ve düşünürü
Ziya Gökalp'in bulunduğu Türkçü ve Milliyetçi münevver zümre etkili oldu.
Gökalp'in Türkiye ve Türkler için şekillendirdiği düşünceler başta Atatürk
olmak üzere, Cumhuriyeti kuran birinci neslin dünya görüşünün kaynağını
teşkil etti. Halka ulaşabilmek ve onunla bütünleşebilmek için onun dilini
kullanmak gerektiğine inanan bu nesil yazarları, eserlerinde konuşma
dilini kullandılar. Halk dilini kullanırken gençlik yıllarında hayran
oldukları Edebiyat-ı Cedide (Yeni Edebiyat) yazarlarının ince zevkini
günlük dile aktardılar.
1911 yılında Selânik’te çıkarılmaya başlanan Genç Kalemler dergisinde
başladı bu çalışmalar. Bir kısmı daha sonra Cumhuriyet dönemi yazar ve
şairleri arasında da yer alan bu edebiyatın temsilcilerinin en önemlileri,
Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin (öncü), Mehmet Emin Yurdakul, Ali Canip
(öncü), Yusuf Ziya Ortaç, Faruk Nafiz Çamlıbel, Enis Behiç Koryürek,
Kemalettin Kamu, Aka Gündüz, Refik Halit Karay, Reşat Nuri
Güntekin, Yakup Kadri, Halide Edik Adıvar, Hamdullah Suphi, Ahmet Hikmet
Müftüoğlu, Necip Fazıl Kısakürek, Fuat Köprülü, Halide Nusret Zorlutuna,
Şükûfe Nihal, Peyami Safa, Ahmet Hamdi Tanpınar'dır.
Milli Edebiyat akımının özellikleri, Cumhuriyet’in ilk on yılının da bir
özeti
olmaktadır. Bu çerçeve içerisinde, Milli Edebiyat akımının ilkeleri de şu
şekilde belirtilebilir: Dilde yalınlık (en mühim prensip), Türkçe
karşılığı olan Arapça ve Farsça kelimelerin atılması. Yalın (süssüz,
sanatsız, özentisiz) bir dille yazma; İstanbul Türkçesini kullanma.
**Halk edebiyatı şiir biçimlerinden yararlanma
**Hece ölçüsü
**Konu seçiminde yerlilik
**Konularını hayattan, ülke şartlarından seçme
**Millî kaynaklara yönelme
İslâmcı, Osmanlıcı, gelenekçi görüşlere sahip yazarlardan bireysel
eğilimli yazarlara kadar tüm edebiyatçılara açık bir bütünlük mevcuttur.
Çünkü artık söz konusu olan Millî Edebiyat akımı kavramı değil, Millî
Edebiyat dönemidir. Bu akım dilde ve duyuşta 1911-1915 dönemi
milliyetçilik fikirlerinin ön plânda olduğu roman, hikâye, tiyatro eseri
ve şiirler verilmesini sağlamıştır.
Başlangıçta Fecr-i Âtî roman ve hikâyecisi olan Yakup Kadri Karaosmanoğlu
ve Refik Halit Karay, gerçek kişiliklerini Millî Edebiyat akımı içerisinde
göstermişlerdir. Fecr-i Âtî topluluğu dışında kalan, İstiklâl Marşı şairi
Mehmet Âkif Ersoy ve Yahya Kemal Beyatlı, kendi şiir anlayışlarına göre
eserler veren ve daha sonra Millî Edebiyat akımına katılan şairlerdir.
Gerek Mehmet Âkif Ersoy gerekse Yahya Kemal Beyatlı, şiir dili ile konuşma
dili arasındaki uzlaşmayı sağlamışlar, Türk diline zor uyan aruzun
engellerini ortadan kaldırıp, yaşayan Türkçe ile başarılı şiirler
yazmışlardır.
Dönemin Sanatçıları
Ömer Seyfettin (1884-1920): Son devir Türk hikâyeciliğinin
en önemli isimlerindendir. Yeni Lisan hareketinin savunucularındandır.
Amacı millî şuuru kuvvetlendirmek, toplum hayatındaki aksak yönleri ortaya
çıkarmaktır.
Konularını gerçek hayattan alır. Bu sebeple hikâyeleri realist özellik
taşır. Konuları genellikle tarihî olaylar, çocukluk hatıraları ve yaşanan
günlük olaylardır. Aşk konusunu da bu hikâyelerinde işler. Kahramanlık,
hikâyelerinin önemli konularındandır. Bazı eserlerinde sosyal hayattaki
gülünç özellikleri karikatürize eder. Türklerin Balkanlar’da uğradıkları
zulümleri de konu edinmiştir. Dili oldukça sadedir ve yalındır. Kurguları
oldukça başarılıdır.
Hikâyeleri: Eshab-ı Kehf’imiz, Harem, Efruz Bey, Yalnız Efe, Yüksek
Ökçeler, Gizli Mabet, Beyaz Lâle, Bomba, Bahar ve Kelebekler,
Ziya Gökalp (1876-1924): Türkçülük
cereyanını bir sisteme bağlayan fikir adamı ve bu sistemi eserlerinde
işleyen bir sanatçıdır.Türk milletinin din, dil, ahlâk, edebiyat yönünden
aynı kültürle yetişmiş kişilerden oluştuğuna inanan Gökalp, eserleriyle
Türk milliyetçiliğinin sınırlarını belirlemiş, millî edebiyatın da fikir
yönüyle temellerini oluşturmuştur. Onun Türkçülük anlayışı, dil, edebiyat,
din, iktisat, güzel sanatlar ve siyaset alanlarını kapsar. Turancılık
ideolojisini de savunmuştur.
Edebiyatı, bu fikirlerini yaymak için bir araç olarak kullanmıştır. Sanat
yapma kaygısı yoktur. Şiir ve nesir alanında eserleri vardır. Destan,
masal ve makaleler de yazmıştır. Dile önem vermiştir. Eserlerini sade bir
dille yazmıştır. Türk dilinin gelişmesi yolunda çaba harcamıştır. Türkçe
karşılıkları olan Arapça ve Farsça kelimelerin atılmasından, Türkçeleşmiş
kelimelerin de artık Türkçe sayılmasından yanadır. Ona göre millî vezin
hece veznidir.
Şiirleri: Kızıl Elma, Altın Işık, Yeni Hayat
Fikrî Eserleri: Türk Medeniyeti Tarihi, Türk Töresi, Türkçülüğün Esasları,
Türkleşmek-Muasırlaşmak-İslâmlaşmak, Malta Mektupları.
Ali Canip Yönten (1887-1967): Daha
önce Fecr-i Âtî’de yer alan sanatçı, daha sonra millî edebiyat akımının
öncülüğünü yapmış, Ömer Seyfettin’le birlikte çıkardıkları Genç Kalemler
dergisinde baş yazarlık yapmıştır. Yeni Lisan hareketinin
savunucularındandır. Şiirlerinin hece vezniyle ve sade bir dille
yazmıştır. Şiirlerinin bir kısmını Geçtiğim Yol adı altında yayımlamıştır.
Sonraları şiiri bırakıp edebiyat incelemeleri yapmıştır.
Fuat Köprülü (1890-1966): Edebiyat
tarihi ve tarih araştırmacısıdır. Türk edebiyatını dönemlere ayıran,
bilimsel yöntemlerle inceleyen ilk araştırmacıdır.
Eserleri: Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, Türk Edebiyatı Tarihi, Türk
Saz Şairleri, Türk Dili ve Edebiyatı Hakkında Araştırmalar.
Mehmet Emin Yurdakul (1869-1944):
Halkçılık ve milliyetçilik düşüncesini şiirlerinde işlemiştir. Şahsî
duygulara ve tabiata pek rastlanmaz. Şiirleri sosyal faydaya yöneliktir ve
didaktiktir. Bu yüzden bir kuruluk göze çarpar. Hece veznini ve batı
edebiyatı nazım şekillerini kullanmıştır. Dilinin tamamen sade olduğu
söylenemez.
Şiirleri: Türk Sazı, Ey Türk Uyan, Tan
Sesleri, Ordunun Destanı, Turana Doğru.
Reşat Nuri Güntekin (1889-1956): Millî
edebiyat akımından etkilenen sanatçılardandır. Şöhretini Çalıkuşu
romanıyla kazanmıştır. Birçok eserinde Anadolu’yu, Anadolu hayatını ve
insanını, batıl inançları, yanlış batılılaşmayı, insanımızın bilime ve
eğitime ihtiyacını işlemiştir. Mizah öğesine de yer vermiştir.
Romanlarında güçlü gözlemciliğine dayanan bir realizm ve canlı bir üslûp
vardır. Psikolojik tahlillerde de başarılıdır. Eserlerinde konuşma dili
hâkimdir. Roman, hikâye, tiyatro ve gezi yazısı türünde eserleri vardır.
Romanları: Çalıkuşu, Gizli El, Dudaktan Kalbe, Acımak, Eski Hastalık,
Akşam Güneşi, Yaprak Dökümü , Damga, Miskinler Tekkesi
Hikâyeleri: Eski Ahbap, Tanrı Misafiri, Sönmüş Yıldızlar, Boyunduruk
Gezi Yazıları: Anadolu Notları
Tiyatroları: Yaprak Dökümü, Eski Rüya, Hançer, Balıkesir Muhasebecisi,
Eski Borç, Gözdağı
http://turkceyasam.blogcu.com/3743537/ |