Öncülüğünü
Isidore Isou'nun yaptığı, İkinci Dünya Savaşı sonrası ortaya
çıkan ve şiirde en küçük birim olarak sözcüğü değil de harfi
temel alan, bu yolla da yeni bir şiiri, yeni bir müziği yazmayı
amaçlayan bir karşı yazın akımı niteliğindedir letrizm. 1946
yılında kurduğu, "letri" adıyla da anılan akımın tanımını Romen
asıllı Isidore Isou şu sözlerle yapmaktadır: "Kendi boyutlarına
indirgenmiş ve kendisinden başka bir şey olmayan harflerin
özdeğini (şiirsel ya da müziksel öğelerin birbirine katışması
ya da, birbirinin yerini baştan sona almasıyla) kabul eden ve
birbiriyle bağlantısı olan yapıtların topunu birden tek bir
biçime sokmak için onları aşan sanâttır.(...) Şiirin "yazın"la
uzaktan yakından ilişkisi olmadığını sezinledik, bu olguyu gözle
görülebilir bir hale getirdik(...). "Letri", letrizm adının
imlediği ana düşünce, harf olmayan ya da harf olmayacak hiçbir
şeyin tinsel olarak da var olmayacağıdır".1 Isidore
Isou'nun harfle özdek olanı, tinsel olanla da özdek dışını
imlediği varsayılırsa, özdek-özdek dışı karşıtlığını kurduğu
söylenebilir. Ancak bu karşıtlığı da abecedeki harflerin
yetersizliğini kırarak aşmayı düşünmektedir: "Harf-tinsel olan
ayrımını hiç değilse yaratıda yıkmayı umuyoruz; yaratıda
hiçtir şey algıladığımız şeylerden önce var olarak ortaya
çıkmaz. Böylece dile getirilemeyen de somut hale getirilmiş
olur. Sesin büyülü etkisi bile yazıya geçirmenin kesinliği ile
öngörülemeyenden yakasını kurtaracaktır. Ölçüp biçmesini
öğrendiğimiz şeylerin dışında hiçbir şeyin varolmadığını
düşünüyoruz ve işte bu nedenle de ölçülemeyeni, sınırsız olanı
hesaplama işine koyulduk (Dizem (ritim), doğaya aykırıdır
sözgelimi; çünkü, çan, canavar düdüğünün uğultusu, yapraklarda
rüzgârın hışıltısı dizeme aykırıdır da ondan). Burada gene
yalnızca insanın yol ve yöntemini benimsedik. Daha sonra,
damarları sertleşmiş yirmi dört harfiyle yüzyıllardır kokuşup
kalmış abeceyi açtık ve karnına on dokuz yeni harfi sokuşturduk.
Bizden sonra gelenler boşluk bırakmayacak bir biçimde
tıkayabil-meleri için de, bağırsakları dışarda, yarı aralık onu
orada öylece bıraktık; o zaman yeniden kapanacaktır kendi
kendine. Bir gizilgüç olarak geleceğin istediği bu abece,
dillerin işine yaramasa da, hiç değilse bir gün ortaya
çıkabilecek sözlere yararlı olabilecektir, tabii yetersizliğimiz
onların yolunu kapamazsa..."2
Bir akım
olarak ortaya çıkmadan da letrizmin izlerine rastlanmakta. Bu
konuda bilinen en eski örnek, Aristophancs'in Kuşlar
adlı oyununda hüthüt kuşunun çıkardığı sesler: "Hüpüp .. .hüpüp..
.hüpüp .. .hüpüp .. .-Huuu .. .huuu .. .huuu.. .-(...) T/ü
tiü t/ü tiü tiü...(.. .)-Torotorotorotorotiks-Çikabau
çikabau çikabau-Toro-torotorolHiliks."^ Ayrıca Berlioz'un
la Damnation de Faust adlı operasının librettosunda geçen
"Mistako merandor, Trudium marexil" sözleri letrizme
verilecek örnekler arasında anılmaktadır. Bu arada, Antonin
Artaud'nun "yam cadou"ten, Tristan Tzara'nın 1916
yıllarında serbest seslemler kullanarak yazdığı şiirleri, Henri
Mic-haux'nun yarattığı yeni sözcüklerle kimi şiirlerinde
kullandığı seslemleri "Et go to go and go", Jacques
Audiberti'rsin "fa fi far pbaphiphauru"leri, letrizmin
Isidore Isou ve arkadaşlarından önce de uygulama alanı bulduğunu
gösterir örneklerdir,
Başkaldırıcı,
buyurgan nitelikteki devinimlerini şiirin dışında sinemaya,
dansa (Maurice Lemaître'in "Chorigraphies lettristes"leri),
resme (Maurice Lemaître'le Isidore Isou'nun "Hypergropbies
lettristes" leri) varasıya sanatın öteki dallarına taşıyan
letristler, 1830'ların "bousingot"larıyla 1920'lerin dadacı ve
gerçeküstü-cülerinden aldıkları yeni bir kanla da savaş sonrası
toplumsal bir çöküntüyü yaşayan genç kuşağın yadsıyıcı tavrını
en dik ve en "bet" sesleriyle dışa vurmuşlardır. Dilin
bildirişim gücüne duydukları derin güvensizliğin kişiyle dilin
kendi kendisine savaş açmasını sağlamada hiç de azımsanmayacak
oranlarda paylarının olduğu söylenebilir. Çıkış noktalarını
belirleyen ortak devinimi, "sesleri, sözcükleri, imgeleri,
basımcılığı aynı anda topluca bir araya getirecek yeni anlatım
yollarınır araştırılması"4 biçiminde tanımlamak en
uygun tanım olacaktır. Bu girişimin gerisinde de, ozan Pierre
Garnier'nin başını çektiği uzaycılık (spatialisme) devinimi gibi
değişik devinimlere konu olan ve uygulayımsallık (technicite)
adı verilen ünlü "çağcıl Tanrıça"nın yattığını söylemek
gerek5.
Letrizm akımı
içerisinde François Dufrene, Maurice Lemaître gibi ozanlar
ö-nemli bir yer tutmaktadırlar. Akıma uzaktan yakından az çok
merhabası olan And-re Martel'in adını da burada anmak gerek.
Gaeton Picon,
çağdaş yazını irdeleyen Panorama de la nouvelle littirature
fran-çaise başlıklı oylumlu ve o kertede de önemli kitabında
letrizm konusunda şöyle konuşmaktadır: "(...) Şiir, gözüpek bir
varsayımın, dizgesel bir imgelemin hızlandırılmasına gereksinim
duyar zaman zaman. Bu gereksinimi karşılayabilecek tek yeni
olaysa letrizmdir. Isidore Isou'nun Introduction â
tine nouvelle poesie et o une nouvelle musique (Yeni
Bir Şiire ve Yeni Bir Müziğe Giriş) adlı kitabında yeni bir ses
getiren bir düşünce gözüpekliği var. Oldukça sürükleyici bir
kitap. Aydınca bir tavır olarak letrizm i ciddiye almamak
haksızlık olur: bir yandan Rimbaud'dan bu yana bir an olsun
peşini bırakmadığımız dilin eleştirisinin vardığı son
sonuçlarını devşirirken, öte yandan da uykudan uzak durmak için
gereksindiğimiz düşüncenin gençliği ile bir utanca gücünü,
-küstahlığın, kahramanlığın bu mayasını- sergilemektedir. Bu
coşkulu kesinlemelerin şiirsel verimliliği, ne yazık ki
sıfırdır. Hadi sözcük öldü diyelim: kesin olan bir şey varsa o
da sözcüğün yerini harfin alamayacağıdır"6.
Asaf Halet
Çelebi'nin bir şiir kitabına koyduğu "Om Mani Padme Hum" adı
letrist bir şiir midir şimdi?
Sonuç olarak,
letrizm dilin çözümleyici, soyutlayıcı işlevinin tersyüz
edilmesiyle insanlığın tamamen mitossal çağına dönüşünü bir
özlem halinde dile getirmek istemektedir. İmin, el kol
hareketinin, sesin insanlığın ilk zamanlarında olduğu gibi
tamamen aynı yazısal, biçimsel, sessel bir değer kazandığı o
yitik bütünlüğün peşindedir. Bunu gerçekleştirme uğruna,
yaratıdan da soyutlamadan da insanın yansılamasından da
kaçınmayı göze almıştır denilebilir.
Abidin Emre
(Türk Dili
Dergisi,Ocak 1981,Say:349)
1 Gaeton
Picon, Panorama de la nouvelle litterature française,
Gallimard, 1960. "Qu'est-ce que I e lettrisme" par Isodore Isou,
s. 624-627.
2 Gaeton
Picon, a.y.g., s. 627.
3 Aristophanes,
Kuşlar, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1966, s. 33-34.
4 Jean
Rousselot, Dictionnaire de la poesie contennporaine,
Larousse, 19
5
Jean
Rousselot, a.y.g., s. 150.
6
Gaeton
Picon, a.y.g., s. 220.
şairlerin
kendi sesinden mp3 şiir, sohbet ayrıca tematik bölümünde ölüm ve
erotik şiir seçkisi devam etmektedir |
|