İzlenimcilerin bıraktığı
etkiyi olduğu gibi göstermeyi gaye edinmiş sanat akımıdır.
Fransa'dan Avrupa'ya, oradan da diğer kıta ülkelerine
yayıldı. Yirminci yüzyılda dış âlemi bırakıp iç âlemi
anlatmayı amaç kabul etti. Doğayı, yani tabiatı, gerçekte
olduğu gibi tüm ayrıntılarıyla değil, buna bağlanarak
değil, sadece ondan edindiği izlenim ve intiba ölçüsünde
anlatmaktadır. Bu nedenle bu akım izlenimcilik,
intibacılık anlamına gelmektedir. Bu akımın yazarı,
doğrudan doğruya gördüğü gerçeği değil de, gördüklerinin
ve izlediklerinin kendisi üzerinde bıraktığı izlenimi ve
intibayı, duyumu esas alır.
Empresyonizm, esas olarak ve her şeyden önce özgürlüğün
simgesidir, sembolüdür. Empresyonist ressamlar mevcut
hiçbir kurala uymadılar. Renk egemenliğini ön plana
çıkardılar. Sisteme bağlı olmaksızın bir coşkunluk
yarattılar. Renklerin lirizmi doğdu. Dış âlemi tamamen de
dışlamaz. Bir kısmını kapalı olarak muhafaza eder.
Empresyonistler, etkici ve duygucudurlar. Zaten empresyon,
etki - duygu anlamındadır. Bu akımın ressamları,
biçimlerin ve doğa manzaralarının sertliğini,
keskinliğini, hırçınlığını ve katılığını değil,
yumuşaklığını ve tatlığını canlandırmak ilkesini
benimsemişlerdir. Bu akımdaki resim tabloları, aydınlık,
tatlı, yumuşak renkli ve ferahlık vericidir. Tabiata
açılmış birer penceredir. Edebiyatta, resimde, müzikte
okuyucunun, seyircinin, dinleyicinin eserle karşı karşıya
gelir gelmez edineceği izlenim bu akımın tatlı, yumuşak,
kucaklayıcı, canlı teması olacaktır.
Empresyonizmin
tanınmış sanatçıları:
Fransız ressam Edger Degas (resimde empresyonizmin
kurucusudur), Claude Monet, Sisley, Pisaro, Renoir,
Verlaine (edebiyat), Rimbaud (edebiyat), Rilke (edebiyat).
Empresyonizme sanatçıların gözüyle bakış:
Empresyonizmin hüküm sürdüğü günden beri, bu dünyanın
renklerini yepyeni bir tarzda anlıyor, kavrıyoruz. (Georges
Duhamel)
Empresyonizm; dünya öğelerinin duygusal bir sayımı, onun
fizik güzelliklerinin dökümüne bağlı yapma bir sanattır. (Gauguin)
Empresyonistin neşe dolu dünya görüşünde, kaskatı
nesneler, bir "duyuverileri" dansına, "görünüşler"
parıltısına dönmüştür. Bu yeni bir gerçekçilik adına
yapılmış ve genel kavramlarla "özlerin" tatsız
egemenliğinden kurtulan ve dünyanın geçici görünüşlerine
uygun düşeceği tahmin edilen gözlem, gerçekçiliğin temeli
diye kabul edilmiştir. (Jean Paul Sartre)
Empresyon deyince ben, görürken, işitirken ve bir şeye
dokunurken, bir şeyi severken, birinden nefret ederken,
bir şeyi arzular ve isterken sahip olduğumuz canlı
algıları anlıyorum. Her türlü nesne, ya bir empresyon
(izlenim), ya da bir fikre döner; doğal olarak bunlar, her
ne kadar izlenimlere uygun düşerse de, güç ve canlılık
bakımından ayrılırlar. Fikirler, basit olsun, karışık
olsun insan zihninin içinde bulunan şeyler olup, hepsi de
aslında izlenimlere dayanırlar. (David Hume)
Empresyonistler, benliği tabiat tarafından ezilen insanı,
hayata uyandırdılar. Oysa ki, bu tabiata terkedilmiş,
kendi içine dönüşü gerektiren bir sonuçtu. (Alvard)
Empresyonizme örnek
parçalar:
GÖK ÖYLE MAVİ
Verlaine
Gök öyle mavi, öyle
durgun,
Damlar üzerinde!
Yeşil bir dal sallanadursun,
Damlar üzerinde!
Ürpertip gökyüzünü
birden,
Bir çan tın tın eder.
Bir kuştur şu ağaçta öten;
Türküsünü söyler.
İşte hayat! aç gözünü
gör;
Bak ne kadar sâde.
Hergünkü sakin gürültüdür,
Şehirden gelmekte.
Ey sen ki durmadan
ağlarsın,
Döversin dizini;
Gel söyle bakalım ne yaptın,
Nettin gençliğini!
(Çeviren: Cahit Sıtkı
Tarancı)
DUYUM
Rimbaud
Mavi yaz akşamları, patikalarda, dalgın,
Gideceğim, sürtüne sürtüne buğdaylara.
Ayaklarımda ıslaklığı küçük otların;
Yıkasın, bırakacağım başımı rüzgâra.
Ne bir şey düşünecek, ne
bir lâf edeceğim;
Ama sonsuz bir sevgi dolduracak içimi.
Göçebeler gibi, uzaklara gideceğim;
Mes'ut, sanki yanımda bir kadın varmış gibi.
(Çeviren: Orhan Veli)
Fethi Bolayır
(Edebi Bilgiler, Sönmez Yay.) |